Sana anlattıklarım neleri susuyor bir bilsen
Ve anlatmadıklarım neleri söylüyor
Boğazımı yırtarcasına susuyorum
Ya verilmekten yıpranan cevaplardayım
Ya sorulmamaktan solan sorularda
Sen ıslatmasını bilmeyen bir yağmur oldun her akşam
Ben ıslanmasını bilmeyen ahmak
Bu yüzden olamadık sırılsıklam
Pimi çekilmiş coğrafyalarda
Zaman ayarlı bir aşkın en tesirsiz parçasıydım
Ve ben günah şeridinde hatalı sonlanandım
Az gittim… uz bittim… hiç geldim!
Uyurken bile uykusuzluk akan gözlerinde
Kaçan trenlerin hesabını istasyonlara kesen
Kalabalıkta unutulmuş bir yalnızdım
Kendine kaçak yolcular bindiren…
Her yolcu da kendini ihbar eden!
Kalbime girmek tehlikeli ve yasaktırlarla
Yaşamamaya kalkışıyorsun hayata
Ve ben senden yırtılma bir yelkenle
Aynı yöne gittikçe aynı yere geldim
Sonumu baştan yazdım;
İçimde hala bana ilk aldığın acım!
Gece, sabahı da siyah kusuyor üstüme
Aklıma yaprakların dökülüyor
Bugün aklımda sen vardın;
Aklımı karıştırmadım!
Artık biliyorum…
Aşk bir intihar saldırısıdır; yalnızca iki kişinin öldüğü!
Aşka nişan alıp ayrılığı ıskalayan acemi
Hala gözlerinde kalp kapaklarım
Yazmadıklarından korkarsın en çok
yaşadığın hiçbir şey de
Ve adın gibi bilirsin;
Aramayı unutan bulmayı öğrenemez
Bugünler dünlerinden utanıyorsa
Hiç yarın olamayacaklar
Şimdi ne bugünsün ne de yarın
Olsa olsa sadece bir yarım;
Ya da eksilen yanım!
An kaybından ölen zaman
Senden daha katilini bulamadı kendine
Dünyanın bütün dillerinde sustum ve bir şair bıraktım geride
Ekmeğini sevdadan çıkaran!
Sana anlattıklarım ne çok şey susuyor
Ve sustuklarım neler söylüyor
Şimdi ne desem kar yağıyor…
Kahraman Tazeoğlu