REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 1311 - Toplam yanitlar: 0

GONDEREN: Hacegan__ on 11/02/2011 15:30:31


Sırlarınız olsun başkalarının imtihanı olan. Zira sır kişiye özeldir, tek kişiliktir. Makamdır hasılı. Eğer sır, ruh-u müstesnada demini alırsa; sırrın karşısında imtihan olan kişinin istikamet çizgisinde zikzaklar oluşur. İmtihan olanın, müntehadaki başarısızlığı ise seyrin uruç noktasında, makamların tebdilini gerektirir. Bu durumda; en vahim akıbet, imtihan olan zatın af makamında olup da, imtihanı kaybetmesiyle gerçekleşir. 



Hak sırda sırdır. Sır, makamın gözündeki nur, Hakk’ın ışığıdır. Huzur verdiği nispette, yakabilir de. Bazı kullar bu nurun muhafazası ile çevrelenmişlerdir. 



“Ey beni öldü diye bilen ahmak, 

Nur Hakk’ın nuru, ten ise toprak 

Hak nurunu aldı, ten yine toprak” (Ö.Hayyam) 



Sır makamının erenleri, nefesleri ile “Hu”’nun televvünleri içre yaşarlar. Her bir soluk O’ndan gelir… Yolları hak olan bu kişiler; esmanın sonsuzluğunda inci olmaya adaydırlar. Fakat kimi kendini bilir, kimi ise bilmez… 



Sır makamının dervişleri, dualarında tevazuludurlar. Bu kapının önünde eğilen halim başlar, “Kahhar” ism-i celalinin helakini geciktirir. 



Sır makamındaki nefesle, imtihan olup da kaybeden nefise gelince… 

Eğer af makamında da, kaybettiyse; iflahı zor bir yoldadır ve sonunun hayrı için, ehl-i sırrın duası dahi aciz kalabilir. 

Eğer ki imtihan olan adem ise, garib ve garip tevafuklarla ikaz edilebilir. Af makamının ademleri mütemadiyen kör olmazlar. Sadece, hakikatte imtihanı kaybetmeleri onları kör kılmıştır. Bunların kalpleri görme uğrunda seyre devam edebilir. 



Zira her kuş uçma istidadıyla yaratılır vesselam

11/16/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***