Sarı bir lira gibidir hayat
Yaşamak değil beni bu
telaş öldürecek.
O telaşla bırakın Paris yolunda ılık rüzgarlarla taramayı saçlarınızı
Sevdiğimizle doyasıya bir sohbet edemedik biz.
Gözümüz saatte söyleştik hep.
Koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık.
Hep yetişecek bir yerler aranacak adamlar yapılacak işler vardı
Bir sonraki günün telaşı, bir önceki günün terine bulaştı.
Başkalarının hayatı bizimkini aştı.
Kör karanlıkta çalar saat sesi yerine.
Kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu veya yavuklu busesiyle uyanma
düşlerini hababam erteledik.
20'li yaşlardayken 30'lara kurduk saat'in alarmını 30'larda 40'lara
belki 50'lere.....
Lakin öyle kurgulanmış ki hayat.
Kuşlukta uyanma imkanını sunduğunda size.
Artık uyku girmez oluyor gözlerinize.
Doyasıya söyleşmek, telaşsız sevişmek için bol zamana kavuştuğunuzda
Söyleşecek ve sevişecek kimseler kalmıyor yanınızda.
Özenle sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz.
Vakit gelip sandıktan çıkardığınızda.
Bir de bakıyorsunuz ki tedavülden
kalkmış.....