REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 1068 - Toplam yanitlar: 0

GONDEREN: Bahtiyar_34 on 08/17/2011 10:03:39


Her şeyden haberdar olan “Habir”, haberdar olduğu her şeyin önünü- arkasını, içini –dışını, niyetini, amacını, gizliliğini ve inceliklerini bilen “Latif” , ezelde ve ebedde her daim bilen “Âlim” Allah’ımıza hamdü senalar olsun. Mucizevî ahlakıyla örnekliğin zirvesi H.z. Muhammed Mustafa (s.a.v.) efendimize, tüm peygamberlerimize, münevver ailelerine, arkadaşlarına ve onun ahlakıyla ahlaklanmayı hayatının amacı, kaygısı kılmış her iman erine Salât ve Selam olsun. (âmin)

            “Bunlar Allah’ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini, Meryem oğlu Mesih’i rabler edindiler. Hâlbuki onlar da ancak bir olan Allah’a ibadet etmelerinden başkasıyla emr olunmamışlardı. O’ndan başka hiçbir tanrı yok. O bunların eş tutageldiklerinden münezzehtir.” (Tevbe /31)



            Allah Resulü çok sevdiği ümmetine; “Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. Bu emanetler, Allah'ın kitabı Kur'ân ve O'nun Peygamberinin sünnetidir.” buyurmuşlardır. Bu emanetler âlimlere, hacılara, hocalara, profesörlere değil bunlar da içinde olmak üzere tüm ümmete bırakılmıştır. Ki, doğru herkesçe yanlıştan ayrılsın, Allah’ın maksadı gerçekleşsin. Bir gün, cahiliye döneminde Hıristiyan olan Adiyy ibni Hatem, Resulullah’ın yanına gelmişti. O sırada Resulullah Tevbe suresini okuyordu. 31. ayeti okuyunca Adiyy; “ onlar âlim ve rahiplerine ibadet etmiyorlar” diye görüşünü dile getirdi. Peygamberimiz (s.a.v.) de ; “Evet!.. Fakat âlim ve rahipler onlara helali haram, haramı da helal kıldılar. Ve o insanlar da onlara tabi oldular. İşte onların âlim ve rahiplerini rabler edinmelerinin manası budur.”buyurmuşlardır.



             Değerli Sanalkahve  Dostları; en çok beğendiğimiz âlimler, hocalar, profesörler tevhidi iyi benimseyip, yaşayıp, anlatsalar da bizlere düşen onların birer beşer olduğu gerçeğini unutmamamızdır.  Bizlere sunulan bilgilerin gerçeğe ( Kur’an-a ve sünnete) uygunluğunu mutlaka kontrol etmemizdir. Bahsi geçen bilen konumundaki insanlar iyi niyetli, doğru- dürüst insanlar olabilirler, lakin hata yapma payları mutlaka vardır. Eksikliklerden münezzeh olan sadece “Allah” tır... Bu kesimin bir kısmının da kuzu postuna bürünmüş kurt olma ihtimallerini gözden kaçırmamamız lazım. Zira şeytan Allah adına yemin ederek kandırmıştı atamız Hz. Âdem ve Hz. Havva’yı. Her halükarda Allah’ın kullanımımıza sunduğu aklı kullanmamız, önümüze sürülen meselenin tutarlılığını Kur’an sünnet ekseninde tartmamız gerekmektedir. Ayet çok bariz bir şekilde “doğru” adı altında önümüze sunulan bilgiye atlamamamız gerektiğine vurgu yapar. Kur’anda var mı? Kur’an’la çelişiyor mu?  Resulullah’ın bu konuda tavrı neydi? Tüm bunlar Allah’tan başkasını rabler edinmemek için zorunlu sorulardır. Allah’ımız Kur’anda zandan kaçınmamızı, defaatle de delilli olmamızı ister;“ Ne oluyor size, nasıl hüküm veriyorsunuz? Hiç mi düşünmüyor musunuz? Yoksa elinize apaçık bir belge mi geçti? Eğer doğru söylüyorsanız haydi (varsa) kendi kitabınızı getirin.” (Saffat 154/ 157) “ … Allah’la beraber başka bir ilah ha? De ki; “ eğer sözünüzün arkasında duruyorsanız haydiyin delilinizi getirsenize!” ( Neml/ 64) “ … Veyahut onlara bir vahiy indirdik de kendileri delil olarak ona mı dayanıyorlar? Asla, bu haddini bilmezler birbirlerine sadece aldanış vaat ediyorlar”(Fatır/ 40) “ Yoksa Biz onlara bir buyruk ( veya kitap) indirdik de bu nedenle mi O’na şirk koşmakta ısrar ediyorlar?” (Rum / 35)



İletişim ve erişim çağının zirvesindeyiz. Birçok bilgiye bir tıkla ulaşabiliyoruz. Birçok TV kanallarından birçok ilim adamlarını izleyip dinleyebiliyoruz. İyi mi oldu kötü mü oldu karar vermek zor. İnsanlar kulaktan dolma birçok bilgiyi ayıklama yapmadan hayatına geçiriyor. Hiçbir emek verilmeden kulaktan dolma bu bilgiler kafa karıştırmaktan öte gidemiyor. Falan hoca şöyle söyledi, filan hoca böyle dedi, diğeri bir başka şey söyledi… Havada ve askıda kalan birçok söylemle hayat sürdürülmeye çalışılıyor. Diğer taraftan Ehli kitap, Rabbimizin Kitabı’nı anlayamayacaklarına inandırıldıkları için ve hatta kolay geldiği için âlimlerine ve rahiplerine sadece dinleyici olup onların her söylediklerini din olarak benimsediler. Ama böylece âlimlerini, hahamlarını, rahiplerini rabler edinmiş oldular… Peygamber efendimizin (s.a.v.) Cebrail (a.s.) vasıtasıyla insanlara ulaştırdığı tertemiz İslam uzun bir süredir Kur’an-ı Kerim ve sahih hadisler yerine çeşitli hocaların yazdığı kitaplardan öğrenilmekte. Hatta bazıları açıkça dinin Kur’an-ı Kerim ve hadis kitaplarından öğrenilemeyeceğini çekinmeden dile getirebilmektedir. Tıpkı Yahudi âlimlerinin “halka siz kitabı anlayamazsınız biz sizin için okur, anlar, anlatırız” dedikleri gibi (!) Arada hiçbir fark yok. Sebep her ne olursa olsun hiç kimse Allah’ın kullarının elinden, Allah’ın yol gösterici, karanlıklardan aydınlığa çıkaran, kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan, kesin delil olan kitabını alma hak ve yetkisine sahip değildir. Tabi ki, Kur’an ve sünnetin daha iyi anlaşılıp, hayata aktarılması için çok değerli âlimlerimizin çok değerli eserleri de var, Allah hepsinden razı olsun. Önemli olan doğruyla yanlışı ayırt edebilecek bir Kur’ani bakış açısına sahip olabilmektir. Peygamber dahi kendiliğinden konuşmuyorken “O kendi hevası (nefs)’ndan bir söz söylemez. O’nun (din ile ilgili söyledikleri kendisine) bildirilen bir vahiyden başkası değildir. O’na (bu vahyi) şiddetli kuvvetler sahibi öğretti” ( Necm- 3 – 5)



            “Din Kur’an-ı Kerim ve Hadis kitaplarından öğrenilmez” diyenler hangi gerekçenin kurbanı olduklarını delilleriyle açıklasınlar lütfen “doğru sözlüler iseniz haydi, (varsa) kitabınızı getiriniz”(!) Peygamberimiz (s.a.v.) kendiliğinden konuşmazken ayrıca kimsenin heva ve hevesine uyarsa Allah’ın gazabına karşı koruyucu bulamayacağı da kitapta açıklanmıştır:  “… andolsun ki, sana gelen ilimden sonra onların hevasına uyarsan senin için Allah (u Teala’nın azabın)dan seni (kurtaracak) ne bir yardımcı ne de bir koruyucu yoktur.” (Rad- 37)



            Hiçbir bilgiye dayanmayan, ilmi (Kur’an ve sünnet) dayanağı bulunmayan söz ve eylemlerimiz, Allah katında sorumluluk bakımından büyüktür. İşin boyutu şirke kadar dayanmaktadır. Biz kendimizi dindar olarak görürken, (Allah muhafaza) Allah’ın azabından kaçacak yer bulamayız.  Eğer Kur’an’ı Kerim’den haberdar olsaydık, öpmek ve yükseğe kaldırmak yerine onu asıl yerine, hayatın merkezine yerleştirip yaşantımızı onunla temellendirseydik, hiçbir zaman bu ucuz oyunun kurbanı olmayacaktık. Dün Ehli Kitabın başına gelenler bu gün ümmeti Muhammed’in başına yeniden kurgulanamayacaktı! Hoş (!). Hani halkımız da birilerinin kendi yerlerine öğrenmesinden, bilmesinden, düşünmesinden, hiç de rahatsız değil. Durum fevkinde olduğumuzun da ötesinde çok vahim...  Okuyup yazanlar az çok işin farkında. Üzerimizde oynanan oyunun farkında olamayan okumaktan yazmaktan uzak kalmış halkımızın ise herkes gibi Kerim Kitabımıza çok ihtiyacı var. Farkında olmak sorumluluk gerektirir.



 Ey farkında olanlar! Farkında olmayanlar için bir şeyler yapmanın vakti hala gelmedi mi? İslam dünyası “oku” emriyle başlayan ilk hitabı duymak zorunda. Hatta Kur’an’la yeniden tanışmak zorunda tabi ki de anlam olarak. Başta da söylediğimiz gibi herkes kendi doğrusunu yaşıyor. İçki içen biri bunu helal parayla aldığı için kendine haram saymıyor. Allah’ın kitabı elimizdeyken herkesin kendi doğrusu olamaz, olmamalı. Temennimiz, duamız, kaygımız tüm Müslümanların ortak doğrularında bir yaşamla yaşaması için gerekli öz verinin ortaya koyulmasıdır. Farkında olanlar üstüne düşenleri yapma noktasında çekimser kalmamalıdırlar.  Hepimiz el birlik olup Allah’ın yol gösteren, karanlıklardan aydınlığa çıkaran kitabını önce kendi nefislerimize, sonra da tüm insanlığa sunabilme azmi ve gayreti içinde olmalıyız. Ne mutlu bu yolda emek verenlere, bu yolda yaşlananlara ve bu yolda ölenlere…  KUR’ANIN DOĞRUSUYLA YAŞAYANLARA…

“Ey mü’minler siz kendi nefslerinize bakın. Siz doğru yolu bulursanız o sapanlar size zarar ver(e)mez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman O sizin yaptıklarınızı haber verecektir.”(Maide/ 105) SADAKALLAHULAZİM…      

12/27/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***