Sevda bir hastalık aslında çölde insanın gördüğü her şey gibi yalancı bir
anlamda da. Bazen bir kum tanesi bazen de güneş sevdayı temsil ediyor.
Sevgiyi içiyorum kana kana susuzluğumda.
Yolun sonunu bekliyorum yürüyorum arkadaş yürüyorum. Her adımda yeni bir
yüz yeni bir kalp her adımda bir damla yaş ya da bir damla kan daha. Sonu
gelecekmiş arkadaş öyle diyorlar hala. Ben ise sonunun bir kan deryası
yada gözyaşı seli olması endişesi ve korkusuyla hala bir umut sevda
ateşiyle yanarak atıyorum adımlarımı yalnız koca çöldeki yolun ortasında.
Düşünüyorum bazen; bitecek olan pes edecek olan yol mu ben miyim. Yoksa
yolun kendisi benim de beni mi çiğniyor acemi sevda yolcuları ayaklarının
altında?