REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 764 - Toplam yanitlar: 0

GONDEREN: Elif__ on 07/18/2011 03:24:30






Bazen Aşk Gider...

Bazen aşk gider..
Günler geçer ardından. Ve aylar. Bazen de yıllar...
Bebekler büyür. İnsanlar yaşlanır. İnsanlar ölür. Eşyalar eskir. Evler yıkılır.
Kurur ağaçlar. Sokakların adı değişir. Anılar belleğin acımasızlığına teslim olur.
Sevilen unutur. Seven yanar...



Bazen aşk gider..
Ve hayat da gider onun peşinden.
Sen terkedildiğin yerde öylece kalakalırsın.
Bir sabah uyanırsın ki gözünü açtığın ömür senin ömrün değildir.
Aynada tek parça görünen bedenin aslında içinde lime limedir.
Nefes diye içine çektiğin ciğerlerinde parçalanmış aşkının cam kırıklarıdır.
Her sabah ölmeyip neden uyandığına lanet edersin.



Bazen aşk gider..
Önünde bir kadeh rakı küllükte bir ölüm dolusu izmarit öylece bakakalırsın arkasından.
Kulağın hiç çalmayacak olan telefondadır.
Zaman dursun saatler geçmesin istersin.
Tanrım n'olur gerçek olmasın n'olur güneş doğmadan geri dönsün teninde bir
başka tenin kokusunu getirse bile dönsün yeter ki hiçbir şey sormam ona bu
geceyi yaşanmamış sayarım unuturum yeter ki aşık olmasın...
İçinde durmaksızın çığlık atar dualar.
Ama bazen aşk gider ve o çaresizce yalvardığın Tanrı bile gider peşinden.

Sonra sabah olur. Güneş doğar. Aşkın gelmez bir türlü.
Bir gecede değişir ömrün.
O birtürlü inanmak istemediğin kader seninle alay eder gibidir.
Ömrünü adadığın yıllarını önüne serdiğin aşkın bir gecede bir başka hayata karışmıştır işte...
Bir gecede bir başkasının aşkı olmuştur.
İnanamazsın.



Bazen aşk gider..
Ve sen yıllardır içinde yaşadığın yürekten valizler dolusu anılarla kendi yalnızlığına taşınırsın.
Elin varmaya varmaya boşaltırsın dolapları.
Çekmecelerden çıkan her giysi parçası onunla geçirdiğin anların tarihiyle ağırlaştıkça ağırlaşır.
Onun kollarında geceler boyu cennet uykulara karıştığın yatak sen giderken utancından bakamaz yüzüne.
Doğmamış bebeğinin yerine koyup büyüttüğün cam önündeki o küçük mor
menekşe yapraklarına kondurduğun veda öpücüğündeki hasrete büker boynunu.
Valizlerini kapı önüne yığıp yüzün sırılsıklam son bir sigara için koltuğa yığılırsın.
Gidiyorsundur işte.
Aşkını kendi ellerinle bir başka aşka teslim edip...
Ömrünü onun ömrüne hayallerini onun hayallerine sevdanı onun sevdasına ekleyip...



Bazen aşk gider..
Ve adresi değişir evinin. Sesinin tonu değişir.
Yüzünün rengi
Yatağının sıcaklığı
Yediğin yemeğin tadı
Uykuların değişir.

Ve rüyaların...

Her akşam açıp girdiğin kapıdan başka bir sevda giriyordur artık.
Hergün oturduğun koltukta o bakmaya doyamadığın gözlerin ışığında başka bir sevda oturuyordur şimdi.
Yıllardır evinde ağırladığın masalarına konuk olduğun hayatlarını paylaştığın
dostlarının kahkahaları arasına bir başka ses karışıyordur artık.
Senin gölgene alışkın duvarlar bile çoktan kabullenmiştir yokluğunu.
Her gece uyuduğun yastığa bir başka sevda kokusunu bırakıyordur.
O öpmeye kıyamadığın dudaklarda bir başka sevdanın adı...
Aşkının o tek cennetin bildiğin uykularında bir başka sevdanın rüyaları...



Bazen aşk gider..
Ve anılar da gider peşinden.
Siz hiç o yüreğinize sığdıramadığınız aşkınızı bir başka aşk için ağlarken gördünüz mü?
Ben gördüm. Kör oldu gözlerim onunla sevdasına ağlamaktan.
Bir alev topu gibi onun için çığlık çığlık yanarken siz hiç aşkınızın önünde diz
çöküp " Bu kadar çok seviyorsan sakın bırakma onu sana kıyamam n'olur git "diye yalvardınız mı?
Onu bir başkasının kollarında düşünürken siz hiç geceler boyu aklınızı
kaçırmamak için kendi kendinize bağırdınız mı:

" Unut onu unut onu unut onu unut ya da öl! "

İçinizdeki o durmak bilmeyen yangının acısını bastırsın diye kanatıncaya kadar bileklerinizi ısırdınız mı?
Gözyaşları içinde yastığınıza gömülüp her Tanrı'ya sığınmak istediğinizde artık
başka bir yüreğe sevdalı olan aşkınızı ondan geri istemekten utanıp dua
etmekten vazgeçtiğiniz oldu mu hiç?
Siz hiç yana yana sevdiğiniz bir sevgilinin yoluna gençliğinizi serip
Yoluna kalbinizi serip yoluna ölümünüzü serip güle güle bir başka aşka
uğurladınız mı?



Bazen aşk gider..
Ama ölüm gelmez birtürlü.
Ne yapsanız da öfke duyamazsınız giderken bir kibrit aleviyle ateşe verdiği
ömrünün alevleri içinde eriyip giden yüzünüze silinip giden kokunuza kül olan
yüreğinize dönüp bir kez bile bakmayan o sevdanıza...
Anlarsınız aşktır bu öfkeyi birtürlü yurduna kabul etmeyen...
Vefasız bir unutuşa kurban olsa da solup yitmeyen...
Hayattan soğutup size ölümü özleten...
Ölü bir bedende canlı kalmakta direnen...
Anlarsınız aşktır bu...



Ama bazen aşk gider..
Aslında bilirsiniz nereye gittiğini.
Onu çağıran o eksik yaralı ve hep kanayan çocukluğudur.
Onu çağıran hani o gözlerinde görüp de belki de en çok bu yüzden
vurulduğunuz ertelenmiş çocukluğunun o mavi bahçesidir.
Dönüp dönüp yeniden baktığı o gizemli bahçede onu eksik severek yaralamış
annesinin sesini duyar gibi olmuştur belki de.
Yanıldığını anladığında da ürkekçe o bahçenin bir köşesine sığınıp gözyaşlarına boğulmuştur.
Belki de onu bu yüzden affedersiniz.
Belki de bu yüzden bir başka sevda için karşınızda gözyaşlarına boğulduğunda onunla beraber ağlayıp " Git ve aramaya devam et unut beni " dersiniz.
Çünkü bilirsiniz ki aşk çocukluğun arka bahçelerinde dalıp gittiğiniz ve sonra
evin yolunu birtürlü bulamadığınız kurallarını kimsenin bilmediği garip bir
oyundur aslında.
Birgün ansızın o oyunda yanıvermiş haketmediğiniz halde bahçeden kovulmuşsunuzdur.
Anlayamazsınız neden kovulduğunuzu nerede hata yaptığınızı neden unutulduğunuzu...
Yıllardır oynadığınız o büyülü oyuna dalıp hayatı dışınızda bıraktığınız için
birgün aşk gider ve siz evinizin yolunu birtürlü bulamazsınız.

Sonra zaman geçer. O karanlık bahçe aydınlanır.
Ve anlarsınız ki sevda denen o büyülü oyunda herkesin kuralları birbirinden farklıdır.
Siz aynı bahçede aynı oyunu oynadığınızı sanırsınız belki ama onun sevdası sizinkinden farklıdır.
Kendi bahçenizle onun bahçesini kendi oyununuzla onun oyununu kendi
kurallarınızla onun kurallarını kendi aşkınızla onun aşkını sınayamazsınız.
Belki de bunu anladığınız için kendi bahçenizden onun bahçesini kendi
çocukluğunuzdan onun çocukluğunu kendi sevdanızdan onun sevdasını
sevebildiğiniz için birgün aşk gider ve siz onun gerçek aşk olduğunu anlayıp
unutamazsınız.

Belki de bu yüzden bir kibrit ateşiyle yakıp gittiği ömrünün alevleri arasında sizi
unutan aşkınız çocukluğunun o karanlık bahçesinde annesinin yarım bıraktığı
sevgiyi aramaya gittiğinde ona öfke duyamazsınız.
Ve belki de bu yüzden aslında yanıldığını anlayıp o bahçenin bir köşesinden
ürkekçe size yeniden çocuk ellerini uzattığında ona yüreğinizin kapılarını
hasretle sonuna kadar açarsınız.



Bazen aşk gider..
Günler geçer ardından. Ve aylar. Bazen de yıllar...
Bebekler büyür. İnsanlar yaşlanır. İnsanlar ölür.
Eşyalar eskir. Evler yıkılır. Kurur ağaçlar. Sokakların adı değişir.
Anılar belleğin acımasızlığına teslim olur.
Sevilen unutur. Seven yanar.



Bazen aşk gider...
Ya da siz gittiğini sanırsınız...






--------------------------------------------------------------



11/30/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***