Kararsızım artık; sevgi mi yalnızlık mı?
İçim içimi kemirirken bu soru
aslında katilim oluyor.
Yolun sonu kurtuluşmuş arkadaş öyle diyor sevda
yolcuları.
ama bu yol bir türlü bitmiyor ki! Nerede benim kurtuluşum ?
nerede benim güzel yüzlü saf sevdam?
nerde bana tüm acıları unutturup beni
yalnızlıktan kurtaracak o deli sevda?
Yoruluyorum artık yolun sonuna erişememekten korkuyorum.
Yolum çöl gibi
bazı vahalar ile ,
ama ben hala serap görüyorum sevdanın emsalinde.
Yürüyorum arkadaş; gözlerimde yaş dudaklarım kuru kalbim kanıyor vücuduma beynim esaretinde yolun.
Sevda bir hastalık aslında.
çölde insanın gördüğü her şey gibi, yalancı bir
anlamda da.
Bazen bir kum tanesi bazen de güneş sevdayı temsil ediyor.
Sevgiyi içiyorum kana kana susuzluğumda.
Yolun sonunu bekliyorum.
yürüyorum arkadaş yürüyorum.
Her adımda yeni bir
yüz yeni bir kalp,
her adımda bir damla yaş ya da bir damla kan daha.
Sonu
gelecekmiş arkadaş öyle diyorlar hala.
Ben ise sonunun bir kan deryası ,
yada gözyaşı seli olması endişesi ve korkusuyla hala bir umut sevda
ateşiyle yanarak atıyorum adımlarımı yalnız koca çöldeki yolun ortasında.
Düşünüyorum bazen; bitecek olan pes edecek olan yol mu ben miyim. Yoksa?
yoksa yolun kendisi benim de, beni mi çiğniyor acemi sevda yolcuları ayaklarının
altında?