OMURGA, yeryüzünde, ‘her canlıda’ bulunması gereken bir mekanizmadır!.. Cenab-ı Allah, ayetlerinde, ‘kainatın en şerefli mahluku’ olarak nitelendirdiği ‘insan’ı tasarlarken, ‘omurgayı’ esas aldı!.. ‘Dik’ dursun, ‘eğilmesin’, ‘bükülmesin’, ‘kırılmasın’ diye o harika yaratığı, bir ‘omurga’ üzerinde biçimlendirdi!..
Adam olmak için, sadece ‘iki ayak’, ‘iki göz’, ‘iki kulak’, ‘burun’ve ‘ağız’ yetmez!..
‘Adam’ olmanın birinci şartı, ‘insan’ olmaktır!..
‘İnsanlık’ değerlerini ‘özünde’ toplamaktır!..
‘Adam gibi adam’ olmanın ilk şartı ise ‘omurgalı’ bir varlık olmanın şuuru ile hareket etmektir!..
Yalan dünyanın ‘sahte’ görüntüsüne itibar etmemek, ‘hakkın’, ‘hakikatin’ peşinden gitmektir!..
‘Hak’ bellenen yolda ‘yalnız’ yürümektir!..
‘Meşhur’, ‘ünlü’, ‘anlı-şanlı’, ‘namlı’ olmak ile ‘gerçekten büyük olmak’ arasındaki ‘kalın çizgiyi’ iyice idrak etmektir!..
‘Olduğu’ gibi görünmek, ‘göründüğü’ gibi olmaktır!.. ‘Korkaklığa’, ‘namertliğe’, ‘kalleşliğe’ prim vermemektir!..
Hakiki kahramanlığın ‘saldırıp, bir daha geri dönmemek olduğuna’ inanmaktır!..
...............
Adam gibi adam, ‘giyinişi’ ile ‘cebindeki para’ ile ‘boyu posu’ ile ‘güzel konuşması’ ile tanınan biri değildir!..
O, Diyojen’in gündüz vakti ‘mum’ ile aradığı adamdır!..
Onun hayatı ‘nokta’ gibidir, hiçbir zaman ‘virgül’ gibi eğri olmamıştır!..
Düşman bellediği ‘düşmanları’ onun sırtını hiçbir zaman yere getirememiş, fakat ‘dost gibi gözüken’ düşmanları onu hep ‘kalleşçe’ arkadan vurmuşlardır!..
‘Merhameti’ ve ‘şefkati’, ‘iyiniyeti’ daima istismar edilmiştir!..
Karşılaştığı bütün güçlüklere rağmen adam gibi adam, hiç bir zaman ‘eğilmez’, her zaman ‘dimdik’ olarak ayakta kalmaya özen gösterir!..
‘Yılgınlığa’ inat, bütün ‘olumsuzlukları’ olumluya çevirmeye çalışır!..
Bakışlarındaki ‘keskinlik’ ve ‘parlaklık’, aynı zamanda ‘azim’ ve ‘kararlılığının’ da göstergesidir!..
‘Oturduğu koltuklardan’, ‘bulunduğu mevkilerden’ güç almaz, onlarla alay eder, ama oturduğu koltuğa ‘güç’ ve ‘şeref’ katar!..
Kendisinin üzerindeki ‘makamların’ ve ‘mevkilerin’ önünde gözü kapalı diz çökmez!.. Boyun eğilecek yegane varlığın Allah olduğuna inanır!..
...............
Adam gibi adamların karakterinde ‘yanardönerlik’, ‘ikiyüzlülük’, ‘kahpelik’ ve ‘kalleşlik’ yoktur!..
Sözlerinde ‘anlam dalgalanmaları’, ‘kavram dönüştürmeleri’, ‘kelime oyunları’ olmadığından, etraflarında ‘Doğrucu Davut’ olarak tanınırlar!..
Çevresindekilerin ‘alkış’ ve ‘yuhalamalarına’ pek fazla önem vermezler!..
Bilirler ki, en küçük bir başarısızlıkta, alkış sesleri bir anda ‘yuh’a dönüşebilir!..‘Emel’, ‘özlem’ ve ‘ülkülerinin’ gölgesinde ‘uyuşuk’ bir şekilde pineklemek yerine, ‘yüksek dağlarda’ mücadele etmeyi boyunlarına borç bilirler!...
En nefret ettikleri kişiler, ‘şeklen’ kendilerine benzeyen, ancak ‘şahsi çıkarları’ için vicdanlarını ‘köle’ yapmış olan ‘insanımsı’ yaratıklardır!..
Çünkü, insanımsı yaratıklar, onları gördükleri her yerde havlayıp ‘saldırıya’ geçerler!..
Ancak adam gibi adamların, ‘kin’ ve ‘intikam’ çığlıklarına kulakları tıkalıdır!..
Ölümün kendileri için ‘en sadık yoldaş’ olduğunu bildiklerinden sadece gülüp geçerler!..
Onların yolu ‘sarp’ ve çetindir!..
‘Zorlukları’ göze alamayanların, ‘rahatlarına düşkün’ olanların asla adam gibi adam olamayacağının bilincindedirler!..
..................
El hasıl, ‘adam’ olmak, hele hele ‘adam gibi adam’ olmak, ‘omurga’ sahibi olamayan, ‘dik’ duramayan, ‘kula kul olmayı’ kendisine ilke edinen, ‘başkalarından’ emir alıp onların ‘borusunu’ öttüren, ‘gelene ağam, gidene paşam’ demeyi marifet sayan, ‘iktidar sahiplerinin’ etrafında oluşan ‘düzenbaz’, ‘yağcı’, ‘dalkavuk’, ‘yardakçı’ tabakası ile el ele verip, günlük ihtiyaçlara göre ‘rotasını’ tayin eden sürüngenlerin ağızlarına alacakları, ‘ayağa düşürecekleri’ basit bir vasıf değildir!..
Ne mutlu, başkaları için değil, sırf ‘kendisini yaratana karşı’ sorumluluğunu yerine getirmek için ‘adam gibi adam’ olmayı ilke edinenlere!..