REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 867 - Toplam yanitlar: 0

GONDEREN: Serra_Nur on 05/04/2011 09:12:01


.

Aile mutluluğu için kurallar Herkesin ailesi onun küçük bir dünyasıdır. Bu dünya cennetten bir köşe haline getirilebileceği gibi -Allah korusun- manevi bir zindana da dönüştürülebilir. Bir ömür boyu zindan hayatı yaşamamak, bundan da önemlisi ahiret hayatımızı da cehenneme çevirmemek için aile saadetimize yönelik olarak elimizden geleni yapmak durumundayız. Aile mutluluğu için taraflara düşen görevlerin neler olduğu, aile bireylerinin bu konulardaki rol ve katkıları iyice bilinmeli ve uygulanmalıdır.

Tecrübeler sonucu oluşmuş, engin medeniyetimizin imbiğinden geçmiş, bilgin ve psikologlarımızın aile mutluluğu için tespit ettikleri bazı prensipleri birlikte hatırlayalım:

* ŞİDDETTEN KAÇININ

Şiddet, ailenin ruhu olan sevgi ve saygıyı temelden sarsar. Peygamberimiz hayatı boyunca hiçbir hizmetçiyi bile dövmemiş, hiçbir hanımına tokat atmamıştır. Bunu on yıllık eşi Hz. Aişe söylemektedir (İbn Mâce, Nikah 55). O, hanımlara nezaketle muamele etmeyi her vesileyle tavsiye etmiştir. Kadınlar hakkında emri şudur: “Yediğinizden yedirin, giydiklerinizden giydirin. Kusurlarını yüzlerine vurarak ayıplamayın, Onları dövmeyin. Cezalandırmak düşüncesiyle evde tek başına bırakıp ihmal etmeyin.” (Ebû Dâvud, Nikâh 42),

Ev işlerinde de kadına yardım etmek Hz. Peygamber’in yoludur. Bir mü’min, bilhassa ağır işlerde hanımına yardımcı olmalıdır. Özellikle çocukların bakım ve terbiyesini yalnız eşine bırakmayıp sık sık onlarla meşgul olmalıdır. Yorgun argın da olsa, küçük gibi görünen tuz ve su gibi sofradaki bir eksiği hanımından istemeyip kendisinin kalkıp alması güzel bir jesttir.

Kısa ayrılıklar, ailevî ilişkileri güçlendirebilir. Uzun ayrılıklar ise aile için yıkım olabilir. Sebepsiz yere uzun süre evden uzak kalmak asla doğru değildir. Zorunlu hallerde ise, mutlaka evini aramalı, merakta bırakmamalıdır. Peygamberimiz, “Biriniz yolculuğa çıktığı zaman, işini bitirir bitirmez evine; ailesinin yanına dönmeye baksın. Fazla oyalanmasın” (Müslim, İmâre 179) buyurur.

* ONA SEVDİĞİNİZİ SÖYLEYİN

Eşler, sevgilerini her vesileyle birbirlerine ifade etmelidirler.

Üzüntü ve strese teslim olmamaya çalış; hayata sürekli ümitle bak ve güler yüzlü ol.

Küçük ve büyük her kusurda incitici ve kırıcı tenkitten titizlikle sakın.

Tartışmayı çıktığı noktada tutmaya çalış; geçmişte kalmış diğer bir konuyu da içine alacak şekilde genişletme. Tartışmayı kontrolünde tut. İnisiyatifin elinden kaçmasına fırsat verme.

Yersiz ve mesnetsiz kıskançlık, kuşku ve şüpheler yıkıcıdır. Realiteye bak, zan ve kuruntulara göre hareket etme. Öyleyse eşin kıskanç ve gayretkeş olmamalı, eşine kötü zandan sakınmalı ve iç yüzünü öğrenmeye yönelik aşırı bir tecessüs göstermemelidir. Tersi bir tutum, hayatı çekilmez hale getirir. Peygamberimiz, “Allah’ın gazap ettiği kıskançlığın, erkeğin ortada şüphe uyandıracak bir durum yokken hanımına karşı duyduğu kıskançlık olduğunu” belirtmiştir (İhya, II, 52). Bu, Yüce Allah’ın “Zannın çoğundan sakının. Çünkü bazı zanlar günahtır.” (Kur’an, 49/12) buyruğuna girer.

* KIRGINLIKLAR TATLIYA BAĞLANMALI

Mutlu bir beraberlik için taraflar birbirinin psikolojisini, yapı ve karakterini iyi tanımalıdır. Ancak bu şekilde yıkıcı aşırılıklardan uzak kalınabilir.

Hiçbir anlaşmazlığın uzun süreli olmasına fırsat vermemeli. En kısa zamanda tatlıya bağlamalıdır.

İster eski nişanlısı, ister önceki eşi olsun geçmiş deneyim ve hatıralardan söz etmek doğru olmaz.

Aşırı idealist olmamalı, doğal yaşamalı ve karşı taraftan mucizeler beklememeli.

* KARŞILIKLI GÜVEN ÖNEMLİ

Eşine, güven telkin et. Ona güvendiğini göster.

Mutlu olabilmen için, iyi bir eşle evlenmiş olman yetmez; senin de münasip bir eş olman gerekir.

Temizlik imanın yarısı ve kalıcı bir sevginin temel şartıdır.

Hayat arkadaşınla mutlu bir yaşam için, kişiliğinin ayrılmaz parçası saydığın bazı şeylerden ödün vermen, esnek olman gerekebilir.

Kendin için istediğin güzel şeyleri hayat arkadaşın için de iste, kendini düşündüğün kadar onu da düşün.

Almak kadar vermeyi de bil. Sürekli verdiğinden daha fazla­sını almaya, ya da vermeden almaya çalışma; bencil, egoist olma.

* HERKES İDEAL EŞ İSTER

Her erkek, hanımının her konuda en iyisini yapmaya çalışan; güneş gibi sevgi ve şefkatiyle kendisini ısıtan ideal bir eş olmasını is­ter. Her hanım da, kocasının tam güvenilir güçlü bir kişilik sahibi, her türlü ihtiyaçlarını temin edecek bir kimse olmasını arzu eder. Taraflar, bu ideal standardı yakalama gayreti içinde olmalıdır.

Hayatta eksik olmayan her sıkıntı ve olumsuzlukta hemen eşini suçlama; konuya insafla bak.

Yalnız bugünü yaşa, geçmişte yaşanmış üzüntüleri ve henüz gelmeyen yarınki kaygıları bugüne taşıma.

Nikah akdinin kutsal bir bağ ve Allah’a verilmiş bir söz olduğunu bil. Bu konuda ileride pişman olacağın bir adımı atmadan önce çok iyi düşün.

Aile hayatı için aşk ve sevgi önemli ve zorunlu olmakla birlikte, ailenin sadece bunun üzerinde duracağını sanma. Başka niteliklerin de bulunması gerektiğini bil.

* AİLENE ÖRNEK OLMAYA ÇALIŞ

Hayat arkadaşına karşı örnek davranışlar sergile; iyi kişiliğini sadece dilinle değil, davranışlarınla da ortaya koy.

Olur olmaz, komşu ve akrabalarının aranıza girmesine fırsat verme; mümkün mertebe aile içi problemleri kendi aranızda halletmeye çalışın.

Hayat arkadaşında hata olarak gördüğün bazı şeyleri düzeltmede aceleci olma; değişmesi için zamana ihtiyaç duyan kusurlar olabilir. Ufak tefek hataları büyütme.

Evliliğin yükümlülük ve sorumluluklarını gönül hoşluğuyla kabul et ve tam bir özgüvenle üstlen.

Anlaşmazlık ve tartışma sebeplerinden mümkün mertebe sakın.

Eşinle müşterek işler yapmaya vakit ayır ki, ileride sizin için mutlu hatıralar kalsın ve sizi birbirinize daha çok yaklaştırsın.

Eşine, son derece serbestçe kendini ifade etme ve yeteneklerini geliştirme fırsatı tanı. Hiçbir yönünü alay konusu yapma.

* SIKINTILARINI YANSITMA

Mali haklara saygı göster ve bunu asla ihmal etme.

Mümkün oldukça, dış problem ve üzüntülerine eşini ortak etme, kendin üstesinden gelmeye çalış. Fakat sevinçlerinde onu unutma.

İstişare, aile hayatında önemli bir prensiptir. Eşlerden her biri aile hayatında kendisini ortak görmeli ve bir kenara itilip ihmal edilmediğini hissetmelidir. Bazı konular müşterek bir karar vermeyi gerektirir. Özellikle erkek, her iki tarafı da ilgilendiren meselelerde ve gerekli gördüğü diğer hususlarda eşinin de fikrini almalı, onunla istişare etmelidir. Böyle yapmak peygamber yoludur. Peygamberimiz, Rıdvan Biatı’nda hakkında vahiy gelmeyen çok önemli bir meselede hanımı Ümmü Seleme ile istişare yapmış ve onun fikrini uygun bularak uygulamıştır.

* DİNİ SAMİMİ OLARAK YAŞAYIN

Erkek, cami ve cemaate devam ederken, ilmî toplantı ve sohbetlere gidip gelirken öğrendiklerini ailesiyle paylaşmalıdır. Aynısı kadın için de geçerlidir. Yüce Allah, “Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennemden koruyun” (66/6) buyururken, öncelikle bilgilendirme yöntemini kastetmiştir. Kişi, çoluk çocuğunu sağlam bir inançla donatmaya, onları her türlü zararlı bilgi ve telkinlerden korumaya çalışmalıdır. Bunu da tatlılıkla ye damara dokundurmadan yapmalıdır. Söylediği her şeyi mutlaka kabul ettirme yoluna gitmemeli, bazı şeyleri zamana bırakabilmelidir. Çoğunda da yaşayarak örnek olmalıdır. Hanımının bilgisine de saygı duymalı, dinleme nezaketini göstermelidir. Erkek, hanımına lüzumlu bilgiler öğretmez, öğrenme ortamını hazırlamaz veya gidip öğrenmesine izin vermezse günahkâr olur. Kadının bilgisizlikten dolayı yapacağı yanlışlıkların sorumluluğuna ortak olur. Dolayısıyla, faydalı ve nezih ortamlardaki ilim meclislerine gitmesine engel olmamalı, hatta teşvik etmelidir.

* PROBLEM DEĞİL “ÇÖZMEK” ÖNEMLİ

Aile mutluluğun, evde hiçbir problemle karşılaşmamana değil, problemlerin üstesinden gelebilmene, onları çıktığı noktayla sınırlı tutmana, eşinle olan ilişkilerini olumsuz etkilemesine fırsat vermemene bağlıdır.

Problemden kaçmak, hele hele evi terk etmek çözüm değil. İyisi mi, sakin kafayla düşünüp problemin çözümüne hemen başlamak.

Bir tartışma esnasında eşinin güzel yönlerini ve iyiliklerini de hatırlamaya çalış; beğenmediğin yönlerinin, tüm iyiliklerini örtmesine fırsat verme.

Kılıç yarası geçer, dil yarası geçmez. Ailevî tartışmalarda, yaralayıcı sözler sarf etmekten sakın, yoksa küçük bir mesele yüzünden onun sevgi ve ilgisini tümden kaybedebilirsin.

“Onurum”, “gururum” türü kelimeler, şeytanın sıkça tuzak olarak kullandığı sözlerdir. Bir tartışma esnasında şeytan bunları bahane ederek taraflara hatasını güzel gösterir ve barışma kapısını kapatmaya çalışır.

* TARTIŞMANIN DA BİR ÂDÂBI VAR

Çocukları veya yakın akrabaları yanında bile olsa eşiyle tartışmaya girmemeli, çözecekleri bir mesele varsa baş başa kaldıklarında çözmeye çalışmalı. Eşini kendine en yakın dost ve arkadaş kabul edip, onun varsa bazı hata ve noksanlıklarını en uygun ve inandırıcı bir metotla düzeltmeli. Ciddi bir anlaşmazlığa düşüp bunu kendi başlarına halledemedikleri zaman, Allah’ın şu tavsiyesini uygulamalıdırlar: “Eğer karı kocanın birbirinden ayrılacaklarından endişe ederseniz, o vakit kendilerine erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf işi düzeltmek isterlerse, Allah onları uyuşmaya muvaffak eder” (Nisa, 35) buyurur.

Özellikle çocukların yanında eşinle tartışmaktan veya sesini yükseltmekten sakınmalısın. Çünkü çocuklar, öncelikle ebeveynlerini örnek alarak ve taklit ederek öğrenirler. Bu tür problemler ve çözüm yolu çocuğun zihninde yer edecek ve ileride üzerinde olumsuz etkisini gösterecektir.

Hanım, eşinin, bağlanılmaya lâyık ideal bir kişilik olduğunu, kendisiyle iftihar ettiğini ona hissettirmelidir.

Hediyeleşin ki sevginiz artsın ve bu, mutlu ve sevinçli her vesileyle sizin âdetiniz olsun.

Akıllı hanım, gerek kendinin gerekse çocuklarının ihtiyaç ve isteklerini sunmak ve eşinde düzeltmesini istediği bir davranışı düzelttirmek için en uygun vakti kollar.

* EVDE BİR KÖŞEYE ÇEKİLME

Evde bir köşeye çekilip tek başına oturmayı âdet haline getirme, mümkün mertebe eşinle ilgilen.

Çalışan bir kadın, birinci sorumluluk alanının evi olduğunu unutmamalı. Evinin işleriyle işyerinin işlerini birbirinden ayrı tutmasını bilmeli.

Eşinin akrabaları ziyarete geldiklerinde hoşnutsuzluk göstermemeli. Aksine, onları güzel bir şekilde karşılayıp ağırlamada örnek bir tutum sergilemeli.

Özellikle kaynanana hürmet et, ona ailenin geleneklerine göre en güzel şekilde hitap et. Onunla tartışmaya girme. İleride gelininin sana nasıl davranmasını istiyorsan öyle davran.

Hz. Peygamber, komşu hakkı üzerinde çok durmuştur. Komşuya iyilik etmek, sevinç ve tasalarına ortak olmak, yardımı esirgeme­mek dinimizin emridir.

* SIRLARINI ORTAYA DÖKME

Ahiret işlerinde de eşler birbirine yardımcı olmalı. Dünya kadar ahireti de arzulamalı ve önem vermeli.

Savurganlık aile mutluluğunu bozar. Allah’ın nimetini yok eder. Allah savurganları sevmez. Tutumlu ol ki, yokluk çekmeyesin.

İyi niyet ve hayırhahlık bahanesiyle de olsa, arkadaşlarının senin özel hayatına karışmasına izin verme.

Evinin sırlarını ne bir dostuna, ne de bir yakınına anlat.

* FEDAKÂRLIKTAN KAÇINMA

Sürekli görüş ayrılığı, zamanla gönül ayrılığını da doğurur. Bazen, ikna olmasan da eşinin görüşüne katıl. Yeter ki, yapılan iş Allah’a isyan sayılan bir şey olmasın.

Evde eşinin ihtiyaç duyduğu sükuneti sağlamak için çocukları zihin geliştirici oyuncaklarla oyalayabilirsin.

Çocuklar Allah’ın büyük nimetidir. Onları ihmal ederek, iyi terbiye etmeyerek veya başka herhangi bir işi daha önemli sayarak bu nimeti azap vesilesine çevirme. .

  





--------------------------------------------------------------


11/15/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***