REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 1452 - Toplam yanitlar: 0

GONDEREN: BaSBuG__ on 04/10/2011 14:09:15


ÖZÜMÜZE DÖNELİM..!

Adına ne demek lazım bilmiyorum. Kelimelerin yetersiz olduğu ruh hali içinde, beynimi tırmalayan sorunlar içinde yürüyorum. Etrafımı izliyorum; gözlerim yerli, yersiz şahıslara takılıyor ve de içimden tepkiler, yorumlar yaparak evimin yolunu tutuyorum.



Gözlerim, karşımda yürüyen; metalci mi, rockçı mı tarifini yapamayacağım bir kız ve bir erkeğe takılıyor. Giyiniş tarzları aykırı; siyah tişörtler, siyah pantolonlar, ayakkabılarda aynı şekilde... Yanlarından geçiyorum ağır bir içki kokusu, birbirlerine sarılmalar, öpüşmeler ve de tarifini yapamayacağım hareketler. İçimden diyorum ki “Allah’ım; bunlar ne, neler oluyor.” Kızgın tavırlarla yanlarından geçip gidiyorum.



Aklımda hoş olmayan görüntüleri irdeleyip duruyorken; az ileride “şarapçı” diye sıfatlandırdığımız ayyaşlar, ilerisinde içkili kızlı erkekli bir gurup… “Allah’ım bunlar ne?” kızgınlığım artmış bir durumda yürüyorum.



Kulağım bir sese yöneliyor; evet bu ezan sesiydi ruhumu, bedenimi rahatlatıyordu bu ses, tarifsiz bir huzura götürüyordu beni…



“ Allah’ım” diyorum. “Nereye gidiyoruz, nerede diyorum; Mısır’a sefer yapan o Yavuz’un ruhu, nerede” diyorum. “İstanbul’u fetheden Fatih’in ruhu, nerede” diyorum. “ O Çanakkale ruhu, nerede” diyorum. “Ülkü uğruna şehâdet in şerbetini içmiş şehitlerimin ruhu…”



Yoktu, göremiyordum. Gözlerim ağlamaklı oluyordu. Utanıyordum çünkü; ecdâtımız yarınlarının böyle bir gençliğe bırakmak istemezdi. Eminim ki kemikleri sızlıyordur. Eminim ki “Biz bunlara mı bıraktık?” diyorlardır. İçim içimi yiyordu. Sanki diyordum; sizler bunları hak etmediniz.



Cüzdanımdan Kentkartımı çıkarıp; metroya bindim evime gitmek için; bir vagona geçip oturdum. Metronun kalkmasını bekliyordum; arkamda bir kız ve de iki erkek oturuyordu, çaprazımda travesti dediğimiz; ruhunu albıza vermiş biri…



İstemeden arkamdaki kişilerin konuşmalarına kulak misafiri olmuştum, bayan diyordu ki.



“Ben yeni birini bulmadan sevgilimden ayrılmam çünkü daha önce bunun zorluğunu yaşadım.” Allah’ım ne diyordu bu kız? Aşkı aşağılıyordu; sevgiden, bağlılıktan ne anlardı bunlar…



Aklıma Atsız Atamın “ Bozkurtların Ölümü” kitabı gelmişti. Kürşad’ın Türklük töresi hakkında yorumları, evli Çinli katunların ( kadınların), Türk erkeklerini ayartmaya çalışması ve bunun sonucunda cezalandırılması. Türkün töresinde yoktur böyle bir olay, aşkın töresinde yoktur böyle bir olay, neler oluyordu insanlara Türklüğümü aşağılıyorlar, aşkı küçümsüyorlar.



Bildiğim aşk bu mudur?



Aşk; yanmaktır, yanıp kül olmaktır, Kerem gibi Aslına ermektir. Ateşin ortasına hesapsız girmektir. İbrahim misali. Ki ,onun gönlünün yangınıdır ateşi gülistana çeviren.



Ki yanmak insanı kurtarır hamlıktan, çiğlikten. Hem ne diyordu şair;” Yanmışın halinden ne bilsin ham / Sükût gerektirir bize gayrı vesselam.”



Aşk, nazdır. Tüm sevdaların olmazsa olmazı naz… Türk’ün ta Türkistan’dan çıkıp geldiği, İstanbul’ un Fatih’e ettiği naz… Naz anlayana niyazdır. Tabi ki de bunlar ne anlar aşktan, ağızlarına almışlar adını kirletmekten başka bir şey bilmezler. Bunlar var ya bunlar…



Metrodan indim, evimin yolunu tutmaya başladım. Adımlarımı hızlandırıyorum burnumda tüten bilgisayarıma . ”Yazmalıyım bunları”. Mahzun sokağımın başındayım, sinirleniyorum herkese; duyarsız oluşlarına, geçmişlerini bilmeden hareket edişlerine… Pusatlanıp çıkacağım acımasızlığımı kuşanmış olarak. Nefret şarjörümü boşaltıvereceğim. Yazmalıyım bunları bilgisayarıma; haykırmalıyım, duymalarını istiyorum beni.



Zile basıyorum, açılmıştı kapı, mutfağa gidip çayımı koydum, sigaramı alarak geçtim bilgisayarın karşısına. Kızgınlıkla açıyordum bilgisayarımı; oportünüsleşmiş bu zihin. Yandaşını bulup koyuveriyor benle bir başıma. Akıtıyordum derdimi, kızgınlığımı klavyeden alıyordum.



Başımı çevirdim pencereden dışarı izlemeye daldım. Bir gecem daha bitiyordu “ essaletun hayrun minen nevm “ ile. Ama kızgınlığım geçmemişti. Haykıracaklarım vardı, daha devam ediyorum. Odamın balkonuna çıkıyorum, sigaramı yakmaya çalışıyorum. İzliyorum İzmir’i.



Acaba sadece İzmir mi böyle? Yoksa kendimi teselli etmeye mi çalışıyordum? Bir hafta sonra okuluma gideceğim Ankara bıraktığım gibimiydi? Zihniyetler aynımıydı yoksa herkes de? Benim gibi düşünen var mıydı? Aşkını vatan bilen, toprağını satana söven, geçmişini bilen, ülkü uğruna ölmeyi göze alan, Türkçülüğünden taviz vermeyen, İslam’ın çizdiği yoldan giden var mıydı? Yoksa bende kınadıklarımdan farksız mıydım?



Özümüze dönmeliyiz.



Ey Türk milleti özümüze dönmeliyiz.



Tanrı Türk’ü Korusun ve Yüceltsin.


 





12/26/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***