yalan…sıyıracağımız hüznü tenimizden
aşka bulayınca zamanı
…yalan
aykırı sopranolardan ruha işleyen çığlıkların ortasında
yanarsa gül gülüşlü sevda
zor gelir kurtulmak yalnızlığın zehrinden
ki kanatlarında taşır sığırcıklar
gidince unutulur verilen sözler
ve susarak bırakılır sokağa…uluorta
gelen geçer…giden geçer üzerinden
ve umut paramparça
ılımış tınısı gitarların
vurdukça en sert melodileri ruha
sisler doluşur anıların içine hoyratça
serpip sepya rengi coşkulu dünden kalmışlara
ve ışığın cılız oyunlarında beklerken gidenin dönmesini
yeniden hissedince nekes dokunuşları
aynen yeniden…ilk kezmiş gibi
dilde bir lal…gözde bir damla
aşkta sahipsizliğin damgası…kanar durur
yıkıp her şeyi büsbütün
al dudaklara karayı sürerek
ve kilitleyerek içinde
lirik şiirlerdeki bütün imgeleri
ve sevmeyi
nasıl gider o çok sevdiğini söyleyen sevgili
…nasıl
ırgatların dilinde dolanan
ıtırlı türkülerin içinde saklı aşk
zilzurna gecelere salar sevdalı yüreği
yeniden ve ısrarla…
lakin…susmak bilmez isyanlar
ıskalansa da günler…dünler
…ve gelecek hatta
kim bıkar tutunmaktan aşka
…inatla
yaz be şairim sen de yaz
acıları dök özünden çıkarıp
zümrüt yeşili düşleri
diz birer birer bütün imgelere
ağısı damlasın her dizede yalnızlığının
…alnına kazınmış
nafile söyleyişlerini
ağrıyan nefes alışlarını
dağılmış her anını
ayaz vurmuş ve kurumuş
bütün umutlarını
maviden geçirmeden
…olduğunca
…yandığınca
…yaktığınca
haykıra haykıra yaz
yalnızlığı yazgından sıyırmadan evvel
gir bir masalın içine
ve def et bütün eskimiş ecinnileri
kendin mi yazarsın infazını yitişin
birileri mi yazsın senin için
çok da umursama ama
sokul…ve söyle
yazgıyı silecek silgi kimin elinde