REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 1417 - Toplam yanitlar: 0

GONDEREN: ELbRuzZz on 02/19/2011 00:26:24




Ağlatan Kafe'nin hikayesi çok ama çok eskiye dayanır, yer ve mekan bilinmemektedir.

Uzun yıllardır çalınır, sözleri yoktur.. Notalar anlatır yaşanmış duyguları ve o imkansız ama bir o kadar da tutkulu olan bir aşkı...

Melodi dile gelir, eğer çalan biliyorsa hikayesini...Ve Şöyle başlar bu imkansız ve bir o kadar da acıklı aşk,

Kafkasya'da çevrenin sayılan soylu ailenin tek kızının güzelliği ve asaleti dillerde dolaşır, genç delikanlı ise soylu olmayan bir ailenin ikinci oğludur.

Cesur bir o kadar da mert ve savaşçı bir erkektir. Kız ve delikanlı birbirlerine sevdalanırlar.

Kızın ailesi bu ilişkiyi onaylamamaktadır. Gencin ailesinin soylu olmadığını gerekçe olarak öne sürerler.

Kızın güzelliği tüm ülkede anılmaya başlar ve zamanın rus çarı kızın methini duyar, kızı görmek için köye gelir ve kıza hayran kalır.

Kızın babasından kızı ister... Baba şaşkındır, büyüklere haber salınır herkes ulu kestane ağacının altında toplanır, tartışılmaya başlanır ve sülalenin ileri gelenleri Çar'ın arzusunu kabul edilemez bulur bir Çar'a verilecek kızımız yoktur denir.

Çara haber salınır bizde sana verilecek kız yoktur diye...

Koskoca Çar sinirlenir ve nasıl bir sözdür der, bu cevabı kabul edilmez bulur. Kızı kaçırmak için yola çıkar..

Genç delikanlı ise olanlardan habersiz aşkı için ağıtlar yakmakta ve kavuşacakları günün hayali ile günleri eksitmekte, kız ise çaresiz aşkı için hergün ağlamakta ve baba sözü ile aşkı arasında kalmakdan zorlanmaktadır.

Çar'ın kızı kaçırmak isteyişini haber alan büyükler çareler peşindedirler.

Derken kızı sevdiği delikanlıya vermeyi uygun bulurlar ve Çar'a vermektense soylu olmasada bir ADİGE'ye gelin etmek daha iyidir diye düşünürler... Bir an önce düğün hazırlıklarına başlanır, atlılar dört bir yana dağılır, haberler salınır, düğünümüz var diye...


İki gencin kalbi kavuşacak olmanın heyecanı ile atmaktadır. Düğün günü gelip çatar. Dört bir yandan gelen misafirler ağırlanır, eğlenceler başlar...

Çar çoktan gelmiş ve pusuda adamları ile hazır vaziyette kollamaktadır her bir yanı. Ve Çar'ın bir emriyle tüm adamları kızı kaçırmak için düğün meydanını basarlar. Kızı alıp dağa kaçarlar.

Delikanlı peşlerine düşer, Çar'ın elinden sevdiğini alacakdır. Dinlemez hiçbir söyleneni aklında tek sevdiği vardır...

Kız çaresiz yalvarır bırakmaları için, Çar gülerek izin vermeyeceğini söyler.

Derin bir uçurum kenarından geçerken kız �senin olmaktansa ölmeyi yeğlerim� diyerek kendini uçurumdan boşluğa bırakır ve delikanlının geçmekde olduğu yola düşer. Delikanlı koşar sevdiğinin yerde yatan cansız vücudunu kucaklar ve köye geri döner...

Köy matem havasındadır, cenaze hazırlanır.
Kızı mezarlığa götürenlerin ardından yürür delikanli. Elinde mızıkası ile başlar melodi çalmaya.

O günden sonra ne genç delikanlıyı gören olur ne de Çar'ı... İşte bu melodi, eskiden sevdalıların karşılıklı oynadıkları oyunda, biz sevdalıyız haberiniz olsun manasına gelirmiş. Şimdiler de oynayanlar anlamanı bilmediği içindir ki dikkat etmeden oynanmaktadır. Çünkü ağır ve yavaş hareketlerle oynanır.

09/26/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***