Önce kaybolan yanıma Ve iki kurşun daha Kalanlarıma…
Susuyorum ve seni ölüyorum birdaha Issız kalmış cadde boyundan Geçiyorum sabaha Güneş seni doğuyor ufka Ve sonra yıkıyorum zamanı Düşüyorum senin olmadığın yollara…
Esrik kalan kelimeleri susuyorum Sonra geçiştiriyorum kendimi Sürüklediğim kadavrayla Yarım yama adımlarımla Düşüyorum yokluğuna
Sonra sıkıyorum çarmığa gerilmiş ruhuma Asıyorum yokluğunu zamana Sarıyorum kanlakaplı yaralarıma
Son durum… Kendi sessizliğimde boğuluyorum Kendi sırlarımdan kendimi çıkarıyorum Katliam saat üçonbeş Ve eriyorum yokluğunla
Damarlarımdan akan sade sensizlik Azad ediyorum kendimi kendi savaşımdan Beynimde yürüyen kişi sayısı artıyor Ve acımaya başlıyorum Suçukuyor yazdıklarım
Eli kanlı katil düşünceler Ve çiçek kokan kitaplardan Lügatları çıkarıyorum adından
Eskiyen cümlelerimle Seni sana kelepçeliyor Sonra ardıma bile bakmadan Kaçıyorum yokluğundan… Yakıyorum geceyi yorulmadan…
İfadem bi hayli sessiz sürüyor Önce kelimeler Ve cümleler adından kaçışıyor…
Firari gece yolculuğum Senin çevirmenle son buluyor Delik deşik ediyorum kendimi Zaman yok
Mesafem olduğundan daha kısa Ölüm her an yanımda… Değişik yollarla kandırıyorum kendimi Ardalanmış yollarda ruhuma kilitliyorum…
Uzaktan giden bir tabut Sanki bu simayı hatırlıyorum Öncesi kayıp bir adamın cesedi Ve son meselesi Sığamadığı ne varsa almış yanına Sıkıştırmış yarım metre sandukaya…
Dikkat… Bedenimde halen irtica eden bir yolcu Ve umut besliyorum hala…
Ki aslında öldüğümde bile diriliyorum zamana Yokluğundan can bulsa gerek Öğreniyorum…
Ruhumsuz yaşlanmayıda… Meğer ne çok birktirmişim seni içimde...