şimdi ölü çocukların sulandığı yerde söyleniyor türkülerimiz
satır satır yazgısına bağırdığımız
ilmek ilmek kaderine ortaklığımız
bir iç kanamadır tamponsuz
başımızda kavak yeli estikçe deli deli
elimizde ökse otu yer yapmış
dilimize bulanmış baldıran şerbetleri
ne yana baksan kan
ne yana tükürsen bir ağıta çarpar dili
ve sen şiirin ölü çocuğu...
başaklarda firik zamanı
kirazlarda çiçek mevsimi
berfinlere derman diliyorsun
ölüme isyan ediyor/ ölüme diriliyorsun
aynı yağmurda ıslanmayı
aynı tastan kanmayı
aynı sılada sevdalanmayı düşünüyorsun
düş/yoruyorsun
ve küsüyor tüm düşler sana
içini çeke çeke gülüyorsun
duyulmuyor hıçkırıkların kahkaha tufanında
sen biliyorsun çocuk...
genç olmanın yaşlandığı
çocuk kalmanın ayıplandığı
kan duran ölümün doğumla aklandığı zamanları
bir kadının rahmine yapışan hayatı
ve anaç çığlıkları doğurganlığına isyanlarda
sen biliyorsun çocuk...
çıplak yaşanır bu hayat ayazlarda
ayakta kalmak
dik durmak
yıldızlara eş dileklerimiz olması adına
önce...
önce içimizdeki kıyımlardan başla
kaç ben
kaç biz öldürdük oralarda...