REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 1798 - Toplam yanitlar: 2

GONDEREN: ELbRuzZz on 12/04/2010 20:11:01


Hangi islam ülkesinde insan haklari ve kadin haklari var?(ozgurluk_)  DİKKATİNİZE

İslâm Dîni, kadın hakları üzerinde titizlikle durmuş ve kadını, hiçbir nizâm ve sistemin veremediği müstesnâ bir makâma sâhip kılmıştır.

Nitekim Cenâb-ı Hakk Kur’ân-ı Kerîm’inde:"Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır." buyurmuştur.

Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz de erkekleri, kadınların hak ve hukûkunu gözetmeye dâvet etmekte ve bu konuda:    "Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh’tan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh’ın bir emâneti olarak aldınız."  buyurmaktadır.

Başka bir hadîs-i şerîflerinde de: "Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve ben de ehline karşı en hayırlı olanınızım." buyurur

.Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, erkeklere, kadınlara dâimâ iyi davranmalarını tavsiye ederek:"Mü’minlerin îmân bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır." buyurmaktadır.

Vedâ Haccı’ndaki meşhûr hutbesinde Peygamber (s.a.v.)  Efendimiz: "Ey insanlar! Kadınlar hakkında Allâh’dan korkunuz! Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır.

İŞTE PEYGAMBERİMİZİN  DİĞER  HADİSLERİ:

(Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim]

(Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hz. Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hz. Asiye gibi sevaba kavuşur.) [İ.Gazali]

(Hanımı ile iyi geçinip şakalaşanı Allahü teâlâ sever, rızklarını artırır.) [İ.Lâl](En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.) [Tirmizi]

(En iyi Müslüman, hanımına en iyi davranandır. İçinizde, hanımına en iyi davranan benim.) [Nesai]

(Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine, bir köle azat etmiş sevabı yazılır.) [R.Nasıhin]

(Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları, oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa]

(Hanımını döven, Allah’a ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.) [R.Nasıhin]

(Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.) [İ.Asakir]

(Kızlarınızı altın ve gümüş ile süsleyin! Elbiseleri güzel olsun! İtibar kazanmaları için en güzel hediyelerle ihsanda bulunun!) [Hakim]

(Kız çocuğunu güzelce terbiye edip, Allahü teâlânın verdiği nimetlerle bolluk içinde yedirir giydirirse, o kız çocuğu onun için bir bereket olur, Cehennemden kurtulup kolayca Cennete girmesine vesile olur.) [Taberani]

(İki kız evladına güzel muamele eden, mutlaka Cennete girer.) [İbni Mace]

(İki kızı veya iki kız kardeşi olup da, maişetlerini güzelce sağlayanla Cennette beraber oluruz.) [Tirmizi]

(Çarşıdan aldığı şeyleri, erkek çocuklardan önce kız çocuklarına verene, Allahü teâlâ rahmetle nazar eder. Allahü teâlâ rahmetle nazar ettiğine de azap etmez.) [Harâiti]

(Çarşıdan turfanda meyve alıp evine getiren, sadaka sevabı alır. Getirdiğiniz meyveyi, erkek çocuklarından önce kız çocuklarına verin! Kadınları, kızları sevindiren, Allah korkusundan ağlayan gibi çok sevap kazanır. Allah korkusundan ağlayana Cehennem haramdır.) [İbni Adiy]

(Üç kızına, ihtiyaçtan kurtulana kadar iyi bakan, yedirip giydiren, elbette Cenneti kazanır.) [Ebu Davud]

(Üç kız veya kız kardeşinin geçim veya başka sıkıntılarına katlananı, Allahü teâlâ Cennete koyar.)

Eshab-ı kiramdan biri, (İki tane olursa da aynı mıdır?) diye sual edince, Peygamber efendimiz (Evet, iki tane olursa da aynıdır) buyurdu.

Başka birisi, (Ya bir tane olursa?) diye sual etti. Cevabında buyurdu ki: (Bir tane de olsa gene aynıdır.) [Hakim, Harâiti]...


      ''Kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır." buyurarak daha yedinci yüzyılda yüzyirmi dört bin müslüman hacı namzedine karşı, kadınların haklarını ilk olarak açıklamışlardır.

Başka bir hadîs-i şerîflerinde: "Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin, fenâ söz söylemeyin!"  buyurmuşlardır.

Kadınlarla iyi geçinmek Kur’ân-ı Kerîm’in emridir: "Kadınlarınızla iyi geçinin; eğer onlardan hoşlanmadı iseniz bile!..Olabilir ki bir şey, sizin hoşunuza gitmez de, Allâh onda bir çok hayır takdîr etmiş bulunur."


       Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bu konuda: "Kadınlar hakkında birbirinize hayır tavsiye     ediniz!"  buyurmaktadır. Kadınlara karşı daima hoşgörülü olmalıdır.

Nitekim bir hadîs-i şerîfte:    "Mü’min bir erkek, mü’min bir kadına kızıp darılmasın! Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, öbüründen memnûn olabilir."  buyurulur

Bir insanın her işi ve her huyu hoşumuza gitmeyebilir. Fakat  iyi niyetli ve ülfet edilir insan, kendi hanımında hoşuna gidecek nice meziyetler bulabilir.
Onlarla kendisini memnûn ve mes’ûd edebilir. Bunun için ayıp aramaya değil, meziyet aramaya bakmalıdır.Zîrâ mârifet iltifâta tâbîdir. İltifatsız mârifet zâyîdir.


"Sizin hayırlınız, eşine hayırlı olandır. Ben de eşime karşı sizin en hayırlınızın. Kadınlara ancak iyi insanlar iyi davranır; onlara karşı ancak kötü kişiler, ihanet eder."


 Abdullah ibn Mes'ûd, Hz. Muhammed'e(a.s), kiminle beraber bulunması, kime hizmet etmesi gerektiğini sorunca Hz. Muhammed, üç kez "Annen’e" dedikten sonra, “Baban’a", demiştir.
 


 
"Cennet annelerin ayağı altındadır. "  diyen dinimiz kadına hak etmiş olduğu değeri vermiştir.

İslamiyet’in ilk şehidi bir kadındır.  İlk Müslüman bir kadındır.  Peygamberimizin soyu kızından devam eder.

Hz. Ebubekir’in kitap haline getirdiği dünyadaki tek Kur’an-ı Kerim Hz.Ebubekir, Ömer, Osman dönemlerinde onlarca yıl bir kadının yanında kalmıştır. O dönemde ise Hıristiyanlar şunu tartışıyordu bir kadın İncil’e dokunabilir mi dokunamaz mı......

Kur’an-ı Kerim’de Nisa (Kadınlar), Müntehine (imtihan edilen kadın), mücadele (mücadele eden kadın), Meryem (Hz. İsa’nın annesi )... gibi sure isimleri vardır. Fakat mesela, rical (erkekler) süresi yoktur.


 
İSLAM'DA  KADINA VERİLEN  DEĞER

   MİRAS

    Mirasta erkeğe kadına verilen miktarın iki katı verildiğini söyleyerek kadına haksızlık yapıldığını iddia ederler. Halbuki İslamiyet’te kadın erkek mirasta eşit pay alırlar. Anne, baba, dede, nine... kadın erkek oldukları halde eşit pay alırlar.

   Sadece kız ve erkek kardeşlerde kız kardeşe erkek kardeşin yarısı kadar verilir. Burada sanki bir haksızlık varmış gibi gözükmektedir. Fakat, örneğin baba vefat etse babanın üç dairesi olsa kız kardeş bir erkek kardeş iki daire alırlar. Kız kardeş bir erkekle evleneceği zaman kız kardeşin bir dairesiyle evleneceği erkeğin ailesinden kendisine miras kalan iki payı bir araya gelince toplam üç payları olur. Erkek kardeşinde kendi iki payıyla beraber bir kızla evlenirken evleneceği kızın bir payıyla beraber onlarında toplam üç payı olur. Ayrıca erkek kardeş evleneceği kıza mihir verir.İSLAMDA BAŞLIK PARASI YOKTUR , MİHİR KADINA BOŞANMA VUKU BULURSA BİR SOSYAL GÜVENLİK OLSUN DİYE - SİGORTA- OLARAK VERİLİR! Böylece iki dairesi erimeye başlar. Yine erkek kardeş hayatları boyunca evleneceği kadın ve çocuklarının nafakasını (yiyecek, yatacak, yakacak...) karşılamak zorundadır. İki dairesi erimeye devam eder. Halbuki kız kardeş mihir alır. Ayrıca hayatı boyunca kendisine ve çocuklarına erkek bakmak zorundadır. Kendi bir dairesini ise ailesine harcamak zorunda değildir. O dairesi onun harçlığıdır; satar, bağışlar, kiraya verir... İsterse kocasına da verebilir.

   Kız kardeşe erkek kardeşe verilen miras miktarının yarısı verilmiştir. Anne, baba, dede, nine ... eşit pay alırken kız kardeş ile erkek kardeşte sanki haksızlık varmış gibi gözükür.

            &nb sp;                         &nb sp;                         &nb sp;

    Görüldüğü gibi erkek kardeşe çok miras payı verilmesinin sebebi onun toplum içindeki ağır sorumluluğundan dolayıdır. Erkek kardeş aldığı iki payı hep harcayacak , hep eksilecektir. Kız kardeş ise aldığı bir payın yanında mihir, nafaka alacak. Malı artacaktır. Bir payı da kendinin olacaktır. Görüldüğü gibi ilk başta erkek kardeş fazla pay alır gibi görünürse de iş alınan payların dağılımına kullanılmasına gelince kız kardeşin az payı ile erkek kardeşinden daha fazla imkan olanak paya sahip hale geldiği görülmektedir. Erkek kardeşe ailesine -Eşine - verilmesi için fazla verilmiştir. Zamanla bu oran kız kardeş lehine değişmektedir.

   EŞİTLİK

  Allah kadınla erkeği eşit yaratmamıştır. Her ikisini de insan olma yönünden, akıl, bilgi, kültür yönünden eşit olsa da, kadın erkekten daha duygusal daha hissidir. Erkek ise daha katı, olaylara daha sert,duygusal yoğunluğu az olan bir açıdan bakar. Bu psikolojik yönden farklılıktır. Biyolojik yönden, erkekte kas daha fazla iken kadında yağ daha fazladır. Bu durum erkeğin kadından üstün olduğunu göstermez.Kadın daha duygusal erkek daha az duygusal, kadın daha çok acır, sevgi hayatında daha önemli bir yer kapsar, erkekte ise  daha az. Erkek daha güçlü-kaslıdır, kadın daha az güçlü ve kaslı... Her iki cinsinde üstün- eksik yönleri vardır. (Akılda, düşüncede ... her iki cinside eşittir ve birbirlerini geçebilirler.)

   Bu durum erkeğin üstünlüğünü veya kadının zayıflığını göstermez. Aksine bu durum her iki cinsin ayrı yaratılış özelliklerinin doğal sonucudur. Bunu kabul etmeli, yaşam tarzımızı buna göre ayarlamalıyız.

       İslam kadın - erkek eşitliğini değil kadın erkek adaletini savunur. Eşitlik adalet demek değildir. Eşitlikte mesela, kadına da erkeğe de 100 kg yükte 50 şer kilo her iki cinse vermek vardır. Adalette daha kaslı olan erkeğe daha fazla daha az kaslı kadına daha az yük vermek vardır. Yaratılış özelliğini kabul bunu gerektirir.    

            İngiliz kraliyet ordusunda , kadın erkek tüm askerlere  “ aynı eğitim programının “ uygulanması , kraliyet ordusu fizikçilerinden Yarbay  Ian  Gemmel ‘i : Fırsat eşitliği adı altında kadın askerler eziliyor , diye isyan ettirir.

           Erkek askerlerin eğitimi sırasında  yaralanma oranı yüzde 1.5   iken , kadınlarda bu oran yüzde 11.1 ‘lere kadar çıkmaktadır .Yarbay Gemmel’e göre bunun nedeni :

  • Kadın kas ve kemik yapısı erkeklere göre daha zayıf  . Aynı eğitim kadın bedeninde erkeklere oranla  % 39 daha fazla baskı  oluşturuyor.

  • Belirli kas olgunluğuna ulaşmak için erkek askerlerin 3 ay  çalışması yeterli iken , kadınların 6 ay çalışması gerekir.

  • Bu  kadın askerlerden 40 tanesi ordu'yu   " bize fazla yükleniliyor   " diyerek   mahkemeye başvururlar  ( The Sunday Times :10.03.2002)

     NASIL Kİ  OKULLARDA ÇOCUKLARI YETENEKLERİNE GÖRE YÖNLENDİRİP EĞİTMEK SAVUNULACAK BİR DURUMSA , İSLAM'DA DA KADIN VE ERKEĞE DOĞA VE YAPILARINA UYGUN GÖREV DAĞILIMI YAPILMAKTADIR.RESİME YETENEKLİ BİR ÖĞRENCİYİ MATEMATİK PR.'U  YAPMAK NASIL MANTIKSIZLIK İSE KADIN VE ERKEKLERE DE MİZACLARINA TERS GÖREV YÜKLEMEK O KADAR TERSTİR.  BİR ERKEKTEN NE KADAR ANA SINIFI ÖĞRETMENİ OLABİLİR, HANIMLARLA KIYASLARSAK...?

      Kadın daha duygusal olduğu için çocuk eğitimi ve büyütülmesi görevi İslâm’da daha çok kadına verilmiştir. Çünkü o duygusaldır. Acıma sevme... yoğunluğu erkekten daha fazladır.

Erkek çocuk bakıcısı olamaz. Çünkü erkekte acıma, sevme, şefkat daha az yoğunluktadır.

Halbuki çocuğa sevgi, anne sevgisi lazımdır.

Erkek evi dışından korur. Evin mali yönden devamını sağlar.

Kadın evin içişlerine bakar. Evin ahlaki yönden devamını sağlar. Kadın sadece işte çalışsa daha çok yıpranır ( o nedenle de kadınlar erkelerden daha az çalışır, daha önce emekli olur.) ve ailenin, çocuğun eğitimi ile gereği gibi meşgul olamaz. Aile düzeni bozulur.

Aile bozulunca, toplum huzuru, devlet huzuru bozulur ve sosyal çöküntü başlar. Eşit toplumda çalışan kadın çocuğunu kreşte büyütür ve sevgi yerine aldığı paraya göre muamele gören çocuk büyüyünce psikolojik sorunların içine düşer.

Kadın erkek eşit değildir birbirini tamamlayan iki elmanın yarısı gibidirler. Her iki cinsinde eksik ve fazlalıkları vardır (kas, yağ, şefkat, merhamet, sert, mizaçlılık...) . Ama her iki cinste insan olmada aklını kullanmada ilimde kul olmada cennet-cehennem yolunda eşittir ve yarış halindedirler.

   Kur’an da Allah-u Teala erkeği kadından üstün kabul eden bir ayet vardır. Ayeti incelediğimiz zaman üstünlüğün "sorumluluk"  anlamında kullanıldığını yani erkeğin kadından daha fazla sorumluluk sahibi olduğunun ayette bildirildiği anlaşılır.

Mesela müdür ile memur. Müdürde insandır memurda. İkisi de akıllıdır. Memurun aklı daha az veya müdürden aşağıdır diye kimse kabul etmez. Ama müdürün sorumluluğu işi yetki alanı geniş olduğu için memurdan bir üst makamdır. Ona bazı konularda emir verebilir. Ama her ikisi de insan, kul, akıl... yönünden eşit canlılardır.

Kur’an da işte sorumluluğu fazla olan erkeği kadına üstün-sorumlu kabul etmiş iş bölümünde erkeğe daha fazla sorumluluk yüklemiş yüklenen sorumluluk oranında onu idareci üstün kabul etmiştir. Aynı durum Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında da söz konusudur. Bazı konularda kadın erkek eşitsizliği medeni kanunda da bulunmaktadır.

1-) Medeni kanun Roma hukukuna dayanır. Roma hukukunun temelinde eşitler arasında birinci erkektir ilkesi vardır. Birinci eşitsizlik budur.
2-) İkinci eşitsizlik sen evli bir kadınsın evlendirme memuru sana demiştir ki : “ evin reisi erkektir, kadın onun muavin ve müşaviridir.” İkinci eşitsizlikte budur.
3-) Üçüncü eşitsizlik ise sen ticaretle uğraşacağın zaman ticaret odasına kayıt olman için tüccarlığın muteber olabilmesi için kocanın yazılı muafakatı gerekir. Kocan gider bin türlü işle uğraşır kimse muafakatını almaz üçüncü eşitsizlik...
4-) Dördüncü eşitsizlik sen yurt dışına gideceğin zaman kocanın mutlaka yazılı muafakatı gerekir aksi taktirde kocan şikayet ederse gidemezsin. Dördüncü eşitsizlik
5-) Beşinci ve en kötüsü ! Kocanla birlikte borçlanacağın zaman vesayet maka-mının yani sulh mahkemesinin senin akıl baliğ olduğuna yani aklının başında olduğuna dair bir karar vermesi lazım ki kocası ile birlikte borçlandığı zaman muteber olsun. Bu da beşinci eşitsizlik.

   Feminizm batı toplumlarında başlamış bir harekettir ve o tür toplumlar için zorunlu bir harekettir. Çünkü Avrupa’da kadın, insan mıdır ? İncil’e dokunabilir mi ? ruhu var mı diye tartışılan, alınıp satılan, akrabaya, misafire peşkeş çekilen, çalışınca ücreti az verilen ... bir canlı olarak görülür. Böyle toplumlarda kadın tabii ki hak arama yarışına girişip, reaksiyon gösterip, ileri atılacaktır, hakkını arayacaktır. Fakat İslam toplumlarında kadının ne insan olma yönünün tartışılması, ne Kur’an’a dokunmaması durumu, ne alıp satılımı- fahişelik - durumu söz konusudur. İslâm’da kadın annelik görevini yerine getirdikten sonra doktor, hemşire, avukat, öğretmen, ... olabilir. Hatta bazı kadınların yukarıdaki mesleklere sahip olmaları farzı kifayedir, bir toplumda mutlaka olmalıdır.

   Batıda hak arama adalet arama mücadelesi sonunda sınırlarını zorlamış haklı mücadele aşırı uçlara kaymıştır.


           Günümüz  Türkiye'sinde  - 70  yıl  aradan  sonra , yani  kadına   haklarının  tanındığı   ( .... )   1934’tan , 70  sene   sonra  yeniden  kadın - erkek   eşitsizliğini  ( 2001 )  önleyecek  yeni  kanunlar  çıkarılmaktadır....kadın  hakları  adına  , kadın  haklarının   verildiğini   iddia  edilen  kanunlar  değiştirilirken. İşin  en   ilginç  yönü  ise  GÜNÜMÜZ  TÜRKİYE’SİNDE   ARTIK  ZİNA’NIN  BİR  SUÇ  OLMAKTAN  ÇIKARILMASIDIR : Yani  günümüzde  zina  edene   medeni   ( ... ) kanunlarımız ceza  vermez , zinayı  suç  saymazken , dini   nikah  yaptıran  insanları  kanunlarımız  suç  işlemiş  kabul  edip , ceza   vermektedirler.

         
Kadın ve erkek farklı yaratılmış.. Bu farklara kalp de eklendi....
   İsveçli bilim adamları kalp tedavilerinin erkeklerde ve kadınlarda farklı sonuçlar yaratabileceğini öne sürdüler.

Araştırmacılar, Avrupa Kardiyoloji Birliği Konferansında, kalp tedavilerinin erkeklerde ve kadınlarda farklı sonuçlar yaratabileceği açıkladılar.

Erkeklerin hayatını kurtaran tedaviler kadınlarda zararlı olabiliyor.İsveç Linkoping Üniversitesi Araştırma Görevlisi Eva Shawn, “bu sonuçlara çok dikkat etmeliyiz. Yürütülen araştırmada, görülüyor ki erkeklerde alınan sonuçlar kadınlarda aynı etkiyi göstermiyor.

Eva Swahn, “kadınlarda erkeklerden daha fazla kanama tehlikesi ortaya çıktı, bu yüzden uyguladığımız tedaviler daha tehlikeli olabiliyor” şeklinde konuştu.

Missisippi Üniversitesinden Kardiyolog Daniel Jones, “Bence görülen fark şaşırtıcı bir durum değil. Erkeklerde ve kadınlarda farklı tedavi uygulamamız gerekir. Erkekler üzerinde yaptığımız araştırmalar kadınlarda aynı sonucu alacağımız anlamına gelemez” dedi. 04 Eylül 2007

   İlginçtir biz " Kadın erkek eşit değildir !" deyince gerici ilan ediliriz ama çağdaş-medeni geçinen kadın dernekleri, kanunları  karşısında "pozitif ayırımcılık " isterlerken kendileri de aynı şeyi başka kelimelerle ifade ettiklerini hala kavrayamamaktadırlar...!

  EVLENME

   Bazı çevreler, İslâm’da her erkeğin dört kadınla evlendirildiğini kadının görüşü-nün sorulmadığını kadının hakkının yenildiğini iddia ederler.

  Dört kadınla evlilik (Teaddüt-ü Zevcat) İslâm’da bir emir, mutlaka yapılması gereken bir farz değildir. Belli şartlarda belli özelliğe sahip erkeklere tanınan bir olaydır.Öncelikle şunu belirtmek gerekir. Kur’an da Allah’ü Teala tek kadınla evliliği Müslümanlara tavsiye etmektedir. Dolayısıyla İslam’da tek eşlilik esastır.Peki dört kadınla evlilik meselesi nedir ? İslâm’da bir erkeğin bir, iki, üç en çok dört kadınla evlenmesini belli şartlar dahilinde izin vardır. Bunlar kısaca şöyledir :

1-) İlk hanımın izin vermesi : Kadın kocası ile evlenirken, kocasına, benden sonra başka kadınla evlenmezsen seninle evlenirim der, erkekte kabul ederse bir daha başka bir kadınla erkek evlenmez.Eğer hanımı izin verirse, erkek ancak o zaman ikinci bir hanımla evlenebilir.

2-) Belli şartlarda ancak erkek ikinci bir kadınla evlenebilir. Mesela ; bir savaş olsa erkeklerin sayısı ülke düzeyinde azalsa (her savaşta olduğu gibi) ülkede kadın nüfusu çok, erkek nüfusu az olsa. Medeni kanunlara göre her erkek bir kadınla evlense, fazlalık olan eşitliğin üstünde fazla olan kadınlar ne yapacak? Zina mı, fuhuş mu ? ( I. Dünya savaşından sonra Almanya’da, Fransa’da olduğu gibi )

Medeni kanunlar buna bir çözüm üretemiyor. Ama İslam’ın (tek kadınla eşlilik genel tavsiyesi yanında) Taaddüt-ü Zevcat meselesi gündeme gelir. Sorun kendiliğinden çözülür.İlk hanımın iznini alan erkek ikinci eşini alır ve toplumda kim kimin eşi, kim kimin çocuğu belli olur. Toplum ahlakı bozulmamış olur. Türkiye’de çağdaş psikiyatrinin kurucusu olan Pr. Dr. Mazhar Osman bu nedenle şunu söyler : “Ben Taaddüt-ü Zevcatı bir kusur değil, kemali eser olduğuna inanıyorum.”.Zaten Avrupa’da tek eşle yaşayan, zina etmeyen , çocuğu belli olan kaç toplum vardır. Kendi toplumunun yapısını çok iyi ben Pr. Dr. Forel şunu söylemektedir : Avrupa’da tek eş taraftarlığı etiket, riyadan başka bir şey değildir. Erkek hanımını neden kandırsın ki ? Ya izin alır evlenir yada asla zina yapmaz.

3-) Hanımı izin verirse, ( mali, sosyal-kültürel) şartlarda uygun olsa, erkek kendine sorar: Alacağım yeni eş ile eski eşim arasında adaleti sağlayabilecek miyim ? ikisinin çocuklarında da maddi-manevi adaleti gerçekleştirebilir miyim ? cevabı hayır ise erkek yine evlenemez, hanımı izin verse de. Yani üçüncü şart “adalet” dir.

   Bu üç şartta bir arada olmalı. Biri eksik olsa, ikinci eş yasaktır.

  Özetle erkek ikinci eşle evlenmek isterse; hanımından izin , kendisinden adalet şartına uyma, şartlarında uygun olması gerekir.

  Bir erkeğe dört kadınla evlenme izni varda, bir kadına neden dört erkekle evlenme izni yok ?

1- Çocuk olsa kimin olduğu nasıl belli olacak. Neslin devamı, miras... buna bağlı. Günümüzde bu DNA testleri ile anlaşılabilir. Ya 1400 seneden beri geçen sürede bu nasıl anlaşılacaktı ? O dönemde de İslam, insan ve evlilik vardı.

2-) Pr. Forel’inde belirttiği gibi erkek çok kadına temayüllüdür. Ama kadın bir erkeği sever (onunla evlenir veya evlenemez..).

3-) Kadın gebe kalınca 4 erkek ne yapar ?

4-) Kadın dokuz ayda, erkek bir kaç günde çocuk sahibi olurlar.

5-) Erkek kıskançtır. (İslâm’da ikinci eş ilk hanımın iznine bağlıdır.)

Şimdi bir örnek verelim :

  Bir mümin erkek ve kadın düşünelim. Erkek hanımına kötü yoldaki bir kadını gösterip bana izin ver onunla evlenip onu kötü yoldan kurtaralım dese hanımda izin verse , şartlar uygun olsa adaletli davranacağına erkek kanaat getirirse ve o kadınla evlenirse... boyalı basın olayı nasıl değerlendirir ?

  “ Erkeğe bak, eşi üzerine kuma aldı. Bu adam aşırı dinci, yobaz der, kadın haklarını savunur rolüne girişmez mi; araba lastiği reklamında mayolu kadınları podyumda yürüten bu medya ?  Kadını bataklıktan kurtarmak suç, onu her gün bir kaç erkeğe satma çağdaşlık kabul edilir. Sanki o satılan  kadınlar birinin kızı, kardeşi, annesi değil, uzaydan geldiler...!
 
BOŞANMA

Bazı çevreler, İslâm’da kadının boşanma hakkı yoktur. Erkek kadına üç kere «boş ol » dese boşanma vuku bulur, iddasındadırlar.  Dilin kemiği yok, iftira atışları serbest. Ama cevap hakkımız saklı.

  Öncelikle İslâm’da kadınında boşanma hakkı vardır. Evlenirken «benim de boşanma hakkım var kabul ediyor musun ?» sorusuna evet diyen ve bunu yazılı belge haline getiren bir erkekle evlenen her kadın kocasını boşayabilir. Ayrıca İslâm’da «bir saniyede üç cümle ile boşanma gibi yani boş ol » ile boşanma yoktur. En az üç ay süren bir boşanma.

   I. Ay: Kadın erkek, kadıya (hakime) gider. Boşanmak istediklerini söylerler. Kadı onlara bir ay mühlet verir ve barışmalarını tavsiye eder.
   II.Ay : Eşler yine gelirlerse kadı (hakim) onları yine gönderir. Ailelerinin çağırıp onlara tavsiyede bulunmalarını söyler. Bir ayda büyüklerinin nasihatları ile geçer.
   III. Ay : Vazgeçmemişlerse kadı onlara; son bir ay , yine gelirseniz kesin boşanma kararı verilir der.

  İslami yaşam ve batı tarzı yaşam, hangi yaşam tarzı insanı mutlu kılar, hangisinde boşanma aza indirgenir. Cevabı batılı bir araştırmacıdan, Gibbon’dan alalım :

  300 senelik Osmanlı dönemi İstanbul arşivini inceleyen Gibbons, 300 senede İstanbul’da toplam 10 boşanma davasının olduğunu araştırmaları sonucu bulmuştur.Ya günümüzde 3 saatte sadece İstanbul ‘un bir mahkemesinde kaç boşanma davası görülmektedir ?

  Hangi toplum huzur içinde yaşamaktadır ? ...

  Not: Seçme ve seçilme hakkı kadınlara Hz. Resul döneminde verilmişti.Hz. resul “Akabe biatlarında “ kadınlardanda biat (kabul oyu ) almıştı fakat ilerki yıllarda iktidarı elinde bulunduran bazı çevreler erkeklerden olduğu gibi kadınlardan da seçme ve seçilme hakkını almışlardır... Dolayısı ile çağımız, müslümanların (.....) hatasını yine islama mal ederek, islmda kadının seçme ve seçilme hakkının olmadığı, gibi yanlış bir sonuca varmışlardır.
    KADININ ŞAHİTLİĞİ
           Şahitlik  konusunda iki kadına bir erkeği  mi kabul eder İslam...?!  Asla!:
         İslâm hukûkunda erkeklerin vâkıf olamayacağı ve tamamen kadınların ilgi sahası olan doğum, bekâret, emzirme ve aybaşı gibi kadınlara mahsûs hallerde, erkeğin değil, sadece kadının hattâ tek kadının şâhidliği yeterlidir.  Bu gibi konulara, kadınların çokça şâhid olmaları ve erkeklerden fazla gözlem ve tecrübelere sahip bulunmaları sebebiyle, tek kadının şâhidliği bile geçerli sayılmıştır. Hattâ Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in emzirme konusunda tek kadının şâhidliğini kabul ettiği bilinmektedir. . Nitekim: "Erkeklerin muttalî olmadıkları şeylerde kadınların şâhidliği makbûldür."  buyurması bunun en güzel delîlidir. Doğum için de tek bir kadının şâhidliği kabûl edilmektedir. Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz: "Doğum konusunda bir kadının şâhidliği yeterlidir.." buyurmaktadırlar. Hz. Ömer (r.a.), boşanma konusunda yalnız başına kadınların şâhidliğini kabul etmiştir. Hz. Ali (r.a.) da, bir çocuğun öldürülmesine şâhid olan kadınların şâhidliğini muteber saymıştır
       Aslında iki kadının şâhidliğinin bir erkeğin şâhidliğine denk olduğu iddiâsı, gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan asılsız bir iddiâdır. Konu ile ilgili olarak Bakara sûresinin 282. âyet-i kerîmesinde şöyle buyrulur:
       "Ey îmân edenler! Belirli bir vâdeye kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın. Bunu, aranızda bir kâtib doğru olarak yazsın. Erkeklerinizden iki de şâhid tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa, şâhidlerden kendilerine güvendiğiniz bir erkek ve -biri unutunca diğerinin hatırlatması için- iki kadın yeter."
          
       Yukarıda görüldüğü gibi bir bütün olarak ele alındığında, âyetin genel olarak şâhidliği düzenleyen umûmî bir hüküm koymadığı, âyet-i kerîmedeki hükmün sadece vâdeli borçlanmalarla ilgili olduğu açıkça görülür.
         İki kadın şâhid önerilmesinin sebebi, birisi yanılırsa diğerinin ona hatırlatması içindir. Ancak âyette "iki kadın şâhidden biri mutlaka yanılır veya unutur" denmemektedir. "Yanılırsa veya unutursa" denmektedir.O halde iki kadın şâhidden birisi, şâhidlik ettiği borçlanma akdiyle ilgili olarak yanılmaz veya unutmazsa, şâhidliğini tam olarak yaptığı için, erkek şâhid ile kadın şâhidin şâhidlikleri yeterli, aynı zamanda eşit değerde olacaktır. Bu ise kadının şâhidliğinin, erkeğin şâhidliğine denk olabileceğini gösterir.
      Neden mi? ...Çünkü  o  dönemde kadınlar  ticaretle direk ilgilenmiyordu...Hatta Hz. Hatice bile  kendi işlerini erkeklere, ticaretini erkeklere  yaptırıyordu...!O  dönemde kendi ilgi alanlarının dışındaki " vadeli borçlar " konusundaki bu istisnai  hükümü genelleştirmek sadece önyargı ifadesidir...Ayrıca yukarıda da ifade edildiği gibi kendi ilgi alanlarında olan işler için - mesela doğum,emzirme... -  her kişinin tek şahitliği kabul edilmektedir...
    Günümüzde  ekonomi  özel ilgi alanına giren  - ekonomi  alanında eğitim gören kadınlar mesela  - kadınlar için bu ayet tabii kendilerini sınırlandırmaz...Çünkü  "unutma ve ilgi  alanı olup olmama " temel  sebep...Bu  sebep ortadan kalkınca  hükümde kalkar...veya bu  şartlara uyan - ilgilenmeyen, unutan,ilgi duymayan dolayısı ile aklında tutma ihtimali daha az olan - kimsenin şahitliğinde ilgilenen  gruba göre  iki kişi şartı aranır.Vadeli  borçlarda şahitlikte esas  olan bunlardır -  ilgi, alaka,işin içinde olup olamam ve dolayısı ile ilgi ile paralel unutup unutmama- yoksa cinsiyet :kadın erkek olup  olmama  değil ...!


 





GONDEREN: ozgurluk_ on 12/08/2010 08:22:09


Yazinizi dikkat ile okudum.

Ben realist bakarim olaylara.

Celiskilerim var, Hz havayi cennet den kim kovdu niye kovdu ???

TEVRAT diyor biz kovduk, KUR AN diyor biz kovduk.

Ayrica KUR AN bir kac madde daha eklemis  iki kadin sahitligine bir erkek.

Abdesti 3 unsur bozar; Domuz a dokunmak köpege dokunmak KADIN a dokunmak.

Firaun döneminde kadinlar bogazina kadar topraga gölür taslanirdi.

islamda da beyaz cuval icine koyulup taslanarak kalt edilir edilir. Aradaki fark ne ???

Kadin erkegin  yedek parcasi.

Peki havva seytana uydu ise   Hz muhammet de seytana  secde eti

( Kaynak seytan ayetleri ) onu neden cezalandirmadiniz ???

Hz havva yi neden bir seferlik af etmediniz.

Örnekler ; Töre cinayetleri namus cinayetleri, erkege 3-4 kadin verilirken , kadin a neden bu hak verilmedi ???

Sizin dediginiz gibi ise  kadinda ALLAHIN kulu deyil mi ???

Saygilarrrrrrrrrrrrrr.

Back To Top
09/29/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***