Burada ahiret kavramı farklı bir boyutun ve farklı bir hayatın ortak adıdır. Bu sebeple ahiret hayatı, sadece cennet hayatından ibaret bir boyut, bir yaşam formu değildir. Nitekim iman ve ameli güzel olan bir insan için ahiret hayatının her süreci ve her anı cennet hayatı gibi güzel ve nimetler ile döşenmiştir. Sadece cennet denilmiş olsa idi ahiret hayatının bir bölümü zikredilmiş, diğerleri es geçilmiş olacaktı ki, bu kıyasta bir eksiklik olurdu.
Mesela; kabir hayatı, mahşer, sırat gibi ahiretin diğer süreçleri mümin için nimet ve lezzet olacaktır. Bu süreçlerin hepsi de dünya hayatından daha yüksek, daha mükemmel süreçlerdir. Ahiret kelimesi hepsini içine alır; ama cennet kelimesi almaz.
Cümlenin yapısında dünya hayatı ile ahiret hayatının güzellik ve mükafat yüzü kıyaslanıyor, ceza ve azap yüzü kıyaslanmıyor. Şayet ceza ve azap yüzü ile kıyas olsa idi, durum aksine olurdu; yani dünya cehenneme ya da ahretin dehşetli yüzüne kıyasla cennet gibi olurdu. Nitekim hadiste "Dünya müminin zindanı, kafirin de cennetidir." denilmesi bu kıyasa işaret içindir. Cümlenin yapısında mükafat hükmettiği için, cehennem ile dünyanın kıyası anlaşılmaz. Cümlede mükafatın hükmettiğini şaşaa ve kıyastan anlamak mümkündür.