BİRİNCİ KISIM ÖLÜMÜN ÖNCESİ ve
SÛRA ÜFÜRÛLÛNCEYE KADAR OLAN HALLER
• Ölümü anmanın ve ölümü anmaya teşvik
etmenin fazileti
* Kısa ve uzun emelin ne olduğu
• Ölüm sarhoşluğu (can çekişme), ölümünşiddeti ve ölüm anında yapılması uygun
olan
güzel haller
• Hz. Resûlullah'ın (s.a.v) ve ondan sonra gelen
râşid halifelerin vefatları
* Bazı halifelerin, devlet adamlarının ve sâlih insanların ölüm anında
söyledikleri sözler
• Arif kişilerin cenaze ve kabirler hakkında bazı
sözleriyle kabir ziyaretinin hükmü
• Ölümün hakikati ve ölünün kabirde iken sûra
üfürülene kadar karşılaşacağı şeyler
* Rüyada keşif yoluyla, ölülerin hallerine dair
elde edilen bilgiler hakkındadır
BİRİNCİ BÖLÜM
ÖLÜMÜ ANMAK
ve ONU SIKÇA ANMAYA TEŞVİK
Bil ki,şu dünyaya dalan, onun süsüne aldanan veşehvetlerine aşırı derecede
muhabbet eden kimsenin kalbi, hiçşüphesiz ölümü zikretmekten gafil kalır.
Hatırlatıldığı zaman da hoşlanmayıp ondan tiksinir. Onlar, Allah'ın (c.c)
haklarındaşöyle buyurduğu kimselerdir:
"De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm muhakkak sizi bulacaktır. Sonra siz
görüleni ve görülmeyen herşeyi bilen Allah'a döndürüleceksiniz; O size bütün
yaptıklarınızı haber verecektir."4
İnsanlar üç kısımdır:
• Dünyaya veşehvetlerine dalanlar.
• Pişman olup yeni tövbe edenler.
• Manevî kemâlâtını tamamlamış arif kimseler. Dünyaya veşehvetlerine dalanlar,
ölümü hiç akıllarına
getirmezler. Bir gün hatırladıklarında da dünyada yapamadıkları şeyler için
vahlanır, ardından da onu kötülemeye başlarlar.
Bu haldeki bir kimsenin ölümü anması, hatırlaması onu Allah'a yaklaştırmaktan
daha çok uzaklaştırır.
Pişman olup tövbe eden kimse ise, kalbinden korku fışkırsın, tövbe etmesinin
mânası tam yerine gelsin diye ölümü
4
Cum'a 62/8.
(function() { var pageParams = {"origHeight": 1276, "origWidth": 901, "fonts": [0, 1], "pageNum": 5}; pageParams.containerElem = document.getElementById("outer_page_5"); pageParams.contentUrl = "http://html1.scribdassets.com/9fasj7di7cir5j4/pages/5-5ec5e4c967.jsonp"; var page = docManager.addPage(pageParams); })(); 20
21sıkça anar. Bazan o, daha azığını hazırlamadan ve tövbesi tamam olmadan ölümün
yakasına yapışıvereceği korkusundan dolayı ölümü hoş görmeyebilir. Fakat o, bu
yönüyle ölümden hoşlanmaması bakımından mazur görülür. Bu kişi Resûlullah
Efendimizin (s.a.v),
"Kim Allah'a kavuşmayı (ölümü) istemezse, Allah da ona kavuşmayı istemez"5
hadisinin tehdidi altına girmez. Çünkü bu kişi, ölümü ve Allah'a (c.c) kavuşmayı
kötü görüyor değil; kusurlarından dolayı Allah'a kavuşabilme fırsatını elden
kaçıracağı korkusundan dolayı bunları söylemektedir.
Bu kişinin durumu, sevgilisinin razı ve hoşnut olacağı birşekilde ona kavuşmak
için hazırlıklar yapan ve bu nedenle kavuşmayı erteleyen sevdalının durumuna
benzer.İşte o, bu mâna ile Allah'a (c.c) kavuşmayı kötü gören biri sayılmaz.
Kişinin ölümden bu maksatla hoşlanmadığının alâmeti, onun ölüm için daima bir
hazırlık içinde bulunması, ondan başkaşeylerle meşgul olmamasıdır. Yoksa dünya
sevgisine dalan kimselerin bulunduğu gruba dahil olur.
Manevî kemâlâtını tamamlamış arif kimseye gelince o dâima ölümü hatırlar. Çünkü
ölüm, sevgiliye kavuşma zamanıdır. Seven hiçbir zaman sevdiğine kavuşacağı
zamanı unutmaz. Hatta bu arifler çoğu zaman ölümün gelişini yavaş bulurlar; bir
an önce günahkâr kimselerin doldurduğu bu dünyadan kurtulup âlemlerin rabbine
kavuşmak için ölümün gelmesini isterler. Nitekim sahabeden Huzeyfe (r.a)
vefatının son anlarındaşöyle demiştir:
"Dost (ölüm), bana fakirlik halimde geldi. (Bu saatten sonra) pişmanlık duyan
iflah olmaz. Allahım! Muhakkak
5
Buhârî, Rikâk, 41; Müslim, Zikir, 17; Tirmizî, Cenâiz, 68; Nesâî, Cenâiz,
10; ibn Mâ-ce, Zühd, 31.
sen biliyorsun ki fakirlik zenginlikten, hastalık sıhhatten, ölümüm de
yaşamımdan bana daha sevimli idi. Öyleyse bana ölümü kolaylaştır da sana
kavuşayım."6
Günahlarından tövbe edip Allah'a güzel amellerle kavuşmak arzusunda bulunan bir
kimse, ölümü hoş görmemesinde mazur olduğu gibi, arif kimse de ölümü istemesi ve
onu temenni etmesinde mazur sayılı