|
Anlık yaşıyoruz anlık. Kısa mutluluklarla yelken açıyoruz geleceğimize. Aslında karamsarız biraz. İyi giden her şeyin arkasında ya kötülük ararız ya da mutlu olmaktan korkarız aptalca. Karşımızdakine kendimizden daha çok değer veririz. Eksilerimizi hiçe sayar artılarımızla savaşırız zaman zaman. Sevgimizi yüce bir idol gibi görmekten asla vazgeçemeyiz. Yamuk yumuk çizgileri düz görmekten ya da ıslatan yağmuru sevmekten zevk alırız. Ama neden? Sevgimizi göstermek için karşımızdakine kul köle olmak, onun için dünyaları yıkmak, atmak, kırmak, dökmek, ölmek...Aklımızla kalbimizi aynı çizgide tutmak ne kadar zor. Kendi gölgenle savaşmak gibi birşey. Bir yanda hayat ve mutluluğu veren yüreğin diğer yanda hayatı ve mutluluğun anlamını öğreten aklın, mantığın! Nedir ki mutluluk? Bir geceliğine ihtirassız zevk almak mı? Karanlığını saklayıp aydın olmaya calışmak mı? Sınırsız paranı anlamsız ve amaçsız harcamak mı? Ya da yarını endişe etmeden bugününü atlatmak mı? Daldan dala konup neyin ne olduğunu anlamadan toprak olup uçmak mı? Sevdiğini söyleyemeden ya da severken kaybolup gitmekten ne kadar zevk alıyoruz değil mi? İstemediğimiz ortamlarda sevimli durmaya çalışmak, kulaktan dolma insanlara itibar ve saygı bağlamak, hayatının yüzde doksanını ailenden cok, calışarak geçirmek? "Herşeye rağmen hayat güzel" diyerek kabullenme politikasında ilerlemek. Yoksa herşey doyumsuzluk mu? Olanı saymadan yaratmaya çalışmak, yaratılanı unutup yeni bir sayfa açmak. Belki binlerce kere yapmısızdır bunu. Aynaya bakmadan insanları yargılamak. Önyargımıza hakim olamamak. Kapatmışız kendimizi yenilikçi olmaya. Her ne kadar hepimiz herşeyin güzel gittiğini düşünsekte aslında hepimizde bir eksiklik var. Mutlaka olacak diyenleri duyar gibiyim. Amacım hayatın kötü olduğunu kanıtlamak değil, insanlarımızı mutsuzluk için kimi zaman kendisine, çoğu zaman karşısındakine elinden geleni yapmasıdır. Bunları engellemek için ne yapmamız geretiğini bulmaktır. Bulamayacağımıza ne kadar emin olsakta.. Peki nedir ki mutluluk? Yalnızlığını sıradanlaştırmamak mı? Her gecenin ardında mutlaka seni yaşlandıracak ve sana yeni bir umut katacak olan günün geleceğini bilmek mi? Duygularını saklamaktan vazgeçip özgür ve hür olmak mı? Suskun fikirlerini açıkca konuşturmak mı? Gerektiği zaman arsız ve zamansız çekip gitmek mi? Kendinden üstün olanın yine kendin olduğunu nihayet anlamak mı? Kim bilebilir ki "ZaMaN" amcanın yarın bizi hangi maceralarda oynatacağını? Hayat güzel. Onu tadınla yaşamak çok daha güzel. Bilirim ki hayat insana çok şey kazandırıyor. Tabi bir o kadar almak karşılığında…
--------------------------------------------------------------
*cesaretin bittiği yerde esaret başlar *
|