REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 952 - Toplam yanitlar: 0

GONDEREN: SuKuT_ on 10/07/2010 12:26:07


<!-- @page { size: 21cm 29.7cm; margin: 2cm } P { margin-bottom: 0.21cm } -->

YÜCE ALLAH KUR’ANDA;

‘ZALİMLER ASLA KURTULUŞA ERDİRİLMEYECEKLERDİR.ONLARIN KAZANDIKLARININ BİR FAYDASI OLMAYACAKTIR.ZALİMLERİN İŞLERİ BOŞA ÇEVRİLİR', BUYURMADADIR.

Zalim kelimesi lugatte 1. Zulmeden, bir kimsenin hakkını zorla elinden alan, haksızlık yapan.

2. merhametsiz,acımasız, gaddar. Manasını ihtiva eder.

Kur’anda bildirildiği üzere Kıyamet Günü asla kurtuluşa erdirilmeyecek olan kimselerin kendileri hakkındaki zulümleri şöyle gerçekleşir: Allah’a inanıp da kötü, şer işlerden olan ve Kur’anda bildirilen emir ve yasaklardan yüz çevrildiği, gafil olunduğu zaman kişi kendine zulmetmiş olur dünyada yaptıklarından hesaba çekilmeyeceğini zannederek Allah’a ve O’nun ayetlerine inanmakla beraber dünya menfaatleri ve sevgisi galip geldiğinde çizilen sınırlar aşılır ve nefsinin isteğine uyup şehvetlerinin peşine düşerek veya dünya meşgaleleri sebebiyle kötü, şer işler gerçekleştirmiş olur ve kör, sağır, dilsiz gibi yaşayıp ahirette başına gelecek azaptan gafil bir halde Allah’ın emir ve yasaklarından yüz çevirmek ya da Allah’a ibadetle O’na bağlanma arzusu duymadan, ahirette başına gelecek azabı hiç düşünmeden Allah korkusu duymadan habersiz yaşamayı tercih etmektir. Oysa tehlike büyük, azık az, yol gayet çetindir.

Allah Tealâ kulu Musa(a.s.)'a şöyle vahyetmiştir: “Ümmetinin âsilerine (günah işleyerek kendilerine zulmeden inananlara) söyle ki: Beni anmasınlar. Çünkü ben nefsime (zâtıma); beni yâd edeni yâd etme,anma vazifesini yükledim. Bu bakımdan ümmetinin! Âsileri beni isyan ânında andıkları vakit ben de kendilerini lânet ile anarım.

Nitekim Allahü Tealâ Kur'anda şöyle buyurmaktadır: Zâlimler asla kurtuluşa erdirilmeyeceklerdir. Oysa Allah Tealâ'nın bu hükmü O'nu anmaktan gafil olmayan âsiler yani inanıp ta kötü, şer işler işleyenler hakkında vârid olmuştur. Acaba isyan ve gaflet bir araya gelirse durum nasıl olur? (yani inanıp ta kötü, şer işler işleyenlerin durumları gibi)

KUR’ANDA KURUSUN SURESİ’NDE EBU LEHEB’İN MALI VE KAZANCI

İNKARCILARIN VARACAKLARI YER CEHENNEMDİR. ONLARIN KAZANDIKLARININ(MAL VEYA İYİLİK) BİR FAYDASI OLMAYACAKTIR.

Kur’an’da; ‘Ebu Leheb’in elleri kurusun. Kurudu da .Ona malı ve kazancı bir fayda vermedi’ şeklinde başlayan surede dünyada iken inkar edip de malına, evladına güvenen, helalden kazanan zaman zaman manevi kazanç olabilecek nev’iden cüz’i olarak iyi işler işlemiş olsalar bile,‘Her kim zerre kadar bir iyilik işlerse karşılığını görecektir ve her kim de zerre kadar bir iyilik işlerse karşılığını görecektir.’ayetinin gereği olarak, o kimselerin durumu Ebu Leheb örneği ile pekiştirilmiştir.

Bilindiği gibi Ebu Leheb peygamber (s.a.v.)’in amcası olup ,Pazartesi günü dünyaya teşrif eden resulullah’ın doğumuna sevinmiş o nedenle büyük bir ziyafet vermiş, müjdeyi getiren cariyesini de azad etmiştir. Bu iyi hareketi nedeniyle Ebu Leheb’in cehennemdeki azabının Pazartesi günleri iplik gibi ince bir şekilde hafifletildiği Resulullah (sav) tarafından belirtilmiştir. Bu cehennemde bir serinlik olarak düşünülmemelidir. Çünkü cehennemdekiler için; ‘Orada ne bir serinlik, ne bir hoşluk duyacaklardır.’buyrulmaktadır.

Bu bakımdan her Müslüman, imanını zedeleyecek, tehlikeye düşürecek hatta bozacak inanış, söz ve davranışlardan kendini korumalıdır. İmansız amelin bir kıymeti olmaz. Zira iman, amellerin geçerlilik damgasıdır. İman olmayınca ömür boyu yapılan bütün iyi ameller geçersiz kalır. İmansız olarak ahirete giden kişi ebediyen cehennemde kalır. O yüzden her mümin, ömrünün sonuna kadar imanını muhafaza etmeli ve ahirete iman ile gitmek için çabalamalıdır.

Diğer bir ifadeyle de inkarcılık, dünyada iken yapılan maddi manevi kazanımları bir çırpıda sıfırlayan, yok eden bir kavramdır. ‘Kurusun Suresi’nde bulunan bir çok mesajı, şöyle sıralamamız mümkündür: Düşman ne kadar kötü, zalim ve gaddar olursa olsun, ümitsizliğe düşmemek lâzımdır. İslâm düşmanları, her zaman küfürlerinin gereğini yapmışlar ve yapacaklardır. Zaten onlardan bu beklenir. Kur'an, inanan insanlara hiç bir zaman ümitsizliğe düşmemeyi emretmektedir. Bununla beraber, zalimlerin zulmü ne kadar şiddetli, maddi güçleri ne kadar çok ve kuvvetli olursa olsun, Allah'ın gücü ve kuvveti onların güç ve kuvvetinden üstündür. Bir an gelir, Allah onlara Ebu Leheb'e verdiği gibi gereken cezayı verir; onları dünya ve ahirette perişan eder. Onun için, üzülmeye ve sıkılmaya gerek yoktur. Allah, zalimlere zulümlerinin cezasını, mazlumlara da, haklarını elbette verecektir.

Bu surede işaret edilen diğer bir husus da, şu veya bu milletten olmanın hiç bir üstünlük ifade etmediğidir. Bu surede Allah, en çok sevdiği Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s)'in amcasına lânet etmekte ve onu kötülemektedir. İman ve inanç olmayınca, Peygamber'in amcası olmak bile, hiç bir şeyi ifade etmiyor.

Kıyamet Günü, zulmeden kimseden sevapları alınıp zulmedilene verilir. Zira o günde hak sahibine hakkını vermek için zâlim olanın elinde para pul bulunmaz. Eğer zulmeden kimsenin ibadet ve taatta bulunmamak, veya günahlarının çok olması ya da üzerinde

başkalarının hakkı çok bulunmasından dolayı sevapları biter; sevap bulunmazsa, o zaman mazlum olanın günahlarından zâlime günah yüklenir. Bu husus câiz ve haktır.

Resul-i Ekrem(sav) buyuruyor ki: 'Kimin üzerinde din kardeşinin hakkı bulunursa, o kimse para pul bulunmayan Kıyamet gününden evvel dünyada din kardeşine hakkını helâl ettirsin. Çünkü ahirette o kimsenin sevabından borcu kadar alınıp, din kardeşine verilir. Eğer sevabı yoksa din kardeşinin günahından hakkı kadar alınıp onun üzerine yüklenir.(Buhâri, Sahih.k.Mezâlim.b-10)

Yine peygamber aleyhisselâm ashab-ı kirâma şöyle buyurdular: 'Müflisin kim olduğunu biliyor musunuz? Ashab:

-Bizde müflis olan, parası ve malı olmayandır, dediler.

Peygamber aleyhisselâm:

-Müflis öyle bir kimsedir ki, Kıyâmet günü namazı, orucu ve sadakası ile gelir. Fakat şuna sövmüş, ona iftira etmiş, diğerinin malını yemiş, başka birinin kanını akıtmış ve dövmüş olur. Bunlara kendi hasenâtından verilir. Borçlarını ödemeden hasenâtı biterse, zulmettiği kimselerin günahlarından alınıp onun üzerine yüklenir ve böylece cehenneme atılır. (Müslim, Sahih.k. Birr,b. 60)

Örnek: Kur'an'ın bir ayetinde teraziyi doğru tutun. Eksik tartmayın' buyrulur. Ölçüde, tartıda, fiyat belirlemede, vergide adaletsizlik, insanları sekiz saat yerine on üç, on dört saat çalıştırmak vs gibi...

Örnek: Çalışan kesimin bir kısmının ücretlerine zam yapıp bir kısmına yapmamak, emeklilerden birkaç meslek grubuna zam yapıp bazı kesim emeklilerini bu zamdan yararlandırmamak...





--------------------------------------------------------------
RAHMAN ve RAHİM olan ALLAHın adı ile ..
11/16/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***