|
Yıllar canidir.
Ki ben felçliyim el’den aşağım tutmuyor.
Uykum da bu yüzden firari.
Uykum kan.
Uykum kir.
...Uykum kum.
Hepsini gözlerime kaçır!
Gel dudaklarının arasında salla beni!
Uyurum belki.
‘‘Sus!’’ deyip sustu…
‘‘Dur!’’ deyip durmayan ve giden,
Gelip giderken tökezleten,
Sallanırken ‘‘düşer miyim?’’ endişesi gibi…
Ölürken dirilmenin mucizevî beklentisi kadar düşsel,
Delil yetersizliğiyle yetinen,
Kendi aklının dar geliriyle geçinen,
‘‘Kimlik kadar gerekli bir kadın…’’
İşte bu yüzden,
Eşidir kan, yaranın,
Bir gün mutlak kabukla aldatılan.
Kan yaranın kusma durumudur.
‘‘Öyle ki tüm yaralar kan kusar.’’
‘‘Beni kan tutar’’ diyen bir yaraya denk gelemezsiniz!
Kan tutmaz yarayı, akar!
Pıhtıdır yaranın tek yoldaşı, sargıdan önce yarayı kendisi sarar.
Kan yaranın ağlama durumudur.
‘‘Öyle ki tüm yaralar kan ağlar.’’
Yara, izinin ceddidir ve geçmeyen bir geçmiş kadar ciddidir.
Dün, an’ladığındır.
Gider anlamadan, üzerine gün örttükçe.
Ki gün gelir birlikte içilen şaraplar bile bir şarapnel parçası kadar can acıtabilir böylece.
Geçmiş, geçmeyen yaraların tekil adıdır.
Akar.
Ağlar.
Kusar.
Kabuk olur bağlar.
Sulanır göz göz, bunu en iyi gözü ardında kalanlar anlar.
|