Bir Leyla İki Mecnun
Bir varmış bir yokmuş...
zamanın derininde leylaya aşık iki tane mecnun varmış.
Kim sorsa,her ikikside;
-Gerçek Mecnun elbette benim dermiş...
Bu iddaalı konuşmalar sonunda sultanın kulağına kadar gitmiş.Hayret ve merakla
-Tutup getirin ikisini de,demiş...İmtihan edelim de gerçek mecnun kimmiş bilelim
Askerler dağılmışlar her bir yana,köşe bucak araştırmışlar ve bulup her iki mecnun'uda saraya getirmşler.Sultan önce,en görünür yere,izbandut gibi cellatları dizmiş.
-Çağırın şimdi Mecnunlardan birini,deyince ilkini salona almışlar...
Mecnun sen misin?
Evet Syltanım,ben Mecnun'um...
-O halde uzatacaksın kolunun birini ve Leyla için feda edeceksin...
Mucnun hiç tereddüt etmeden;
-Feda olsun Leyla'nın aşkına bir kolum,demiş...
Sultan onu perdenin arkasına aldırdıktan sonra ikinci Mecnun'u çağırtmış.Aynı sözleri tekrarlayarak;
-O halde uzatacaksın kolunun birini ve Leyla için feda edeceksin,demiş...
İkinci Mecnun önce,fedası istenen koluna uzuun uzun bakmış,bakmış...Sonra da sultana dönmüş.Gözlerinde yaşlar parlıyormuş...
-Kesmeyin Sultanım,diye yalvarmaya başlamış.
Yazıktır...
Kıyamam...
Ne olur,kesmeyin Leylamın kolunu!..
Derler ki;bir gün lelayı mecnunun karşısına getirmişler
''işte Leylan ''demişler..''
Mecnun bakmış..Bakmış...
''Sen Leylaysan içimdeki kim'' demiş...
Aşk ney di?
Aşk kendini unutmaktı...
Aynada onu görmak,yürekte onu bulmaktı..
Kimsin diye sorduğunda SEN diybilmekti...
SEN olabilmekti..!
Zamanımızda böyle gerçek aşk yaşayanlar kaldı mı?Aşklarda ayağa düştü, bilmem belki yaşanıyordur ama ben hiç rastlamadım.
Kapıları çarpma öyle yüzüme leyla
eşiğine düştüm gör ne haldeyim.
ben bir yapraktım her baharı müjdeleyen.
sayende kurudum bilmiyormusun?
Bir aşığın nefesidir geceyi ağartan,
ve leylanın göz yaşıdır günü aydınlatan.
kim isterki karanlıkta sesiz ağlamayı dudaklarını kanatarak?
ben senin tenhana sığındım ,saçaklarında bir serçeyim inleyen.
Senden gayrısına haram nağmelerim duymuyormusun?
Mecnun'lukki sende öğrendim,alnımı ağarttığında her güneş,
sana açtım kardelen misali.benim rüzgarımla şahlandı Anka kuşları,
Turnaları sana uçurdum leyla.en acısını tattım gurbetin,
en hüzünlü mısraları sana döktüm,aldırmadım divaneliğime,
örtme kapılarını solgun yüzümün üstüne.
Ayaklarında can veriyorum sevmiyormusun?
Her bahar tükendiğinde ben yeniden açarım sana,
her gece karanlığında ben yeniden doğarım sana,
yokluğunla yetimim ,bana ait tüm varım sana,
bir yarımı senin adınla öldürdüm,diğer yarım kaldı sadece sana.
bu yetimden bir nefeslik can'ı almıyormusun? almıyormusun leyla..?
MECNUN, LEYLA İLE SOHBETTE
Mecnun bir gün fırsat buldu, Leyla ile oturmaya muvaffak oldu. Leyla, onu sınamak için bir dilekte bulundu:
- Ey âşık! Neyin varsa getir.
- A ay yüzlü, dedi Mecnun, aşkınla ne suyum kaldı, ne kuyum. Ne ciğerimde azıcık kan, ne gözümde bir nebze yaş. Aklımı yağma ettin, uykumu çaldın. Artık bir canım var, emreyle onu vereyim.
- Ben onu senden ne vakit istesem alırım, başka neyin var, sen ondan bahset.
Mecnun o vakit arandı, yakasında sakladığı bir iğnesi vardı, onu çıkarıp sevgiliye sundu.
- İşte varlık aleminde sahip olduğum tek şey bu iğnedir. Bunu da neden taşıyorum bilmek istersen, çölde, ovada seni izlerken çok düşüyorum, kendimden geçiyorum; oralarda ayağıma, bedenime dikenler batıyor; bu iğneyle o dikenleri çıkarıyorum.
- İşte bunu istiyordum ben senden. Eğer aşkında gerçek isen bu iğne nasıl layık oluyor sana? Dikeni çıkarırsan buna vefa mı derler?!..
Leyla'nın Ölüm Haberi !..
Yolunu yitirmiş Mecnun, çöllerde Leyla diye diye dolanıp dururken biri ona,
- A deli, Leyla öldü, deyiverdi.
- Çok şükür Allah'a, diye şükretti Mecnun.
Kara haberi veren adam şaşırdı:
- A dini imanı darmadağın olmuş zavallı! Hem onun için yanıyorsun, hem de böyle diyorsun, ayıp sana!
Mecnun'un cevabı pek hazindi:
- O ay yüzlüden, her an iyiliğini isteyip dururken ben bir şey elde edemedim, kötülüğünü isteyen de bir şey elde edemesin bari. Çünkü bir gün aya sordular "En çok neyi seversin?" diye. "Güneşin tutulup ebediyen perde arkasında kalmasını severim." cevabını verdi ay ve sonra ilave etti: "Değil mi ki onu kendi gözümden bile kıskanıyorum!"
BERCESTE
Arz-ı hal etmeye, cana seni tenha bulamam
Seni tenha bulıcak, kendimi asla bulamam
(Ey sevgili! Halimi anlatmak için seni yalnız bulamıyorum. Seni yalnız bulunca da hiç kendimi bulamıyorum.)
(Hayatını sevgilisinden daha çok seven kişi aşk davasına kalkışmamalı. Bir an durup düşünelim; Sevgili’yi hayatımızdan daha çok sevebiliyor muyuz?!.. )
Fuzili 1535 yılında yazdığı Leyla ile Mecnun mesnevisinde,
Mecnun Kabe'de dua eder işte bu dua:
Ey Rabbim! Aşk belasıyla beni tanıştır
Beni bir an bile olsa; aşk belasından ayırma!
Dertlilerden yardımını uzak tutma.
Yani beni daha çok belalara müptela eyle!
Ben var oldukça, beladan, istegimi uzaklaştırma!
Ben belayı isterim, çünkü bela da beni ister.
Sevgi belasıyla agırbaşlılıgımı gevşetme!
Ta ki dostlar beni kınayıp vefasız demesinler!
Gidip geldikçe, sevgilimin güzelligini arttır,
Sevgilimin derdine beni daha çok mübtela et.
Ben nerede, mevki ve itibar kazanma nerede?
Bana yoksulluk ve yokluk ulaşma kabiliyeti ver
Senden ayrıyken, bedenimi öyle zayıf kıl ki,
Bahar yeli beni sana kavuştursun.
Fuzûlî' nin nasibi gibi beni gururlandırıp,
Ey Rabbim, asla beni bana baglı kılma!
Sonunda yar, aglayıp inlememize acıdı ve
Bugün hüzünler evimize ayak bastı.
Gözyaşı yagmurum, demek, öyle tesir etti ki,
Gül bahçemizde taze bir gül dalı düşürdü.
Ah ateşinin bizi yaktıgı,
Ayrılık gecesini aydınlatan meş' aleden bellidir.
Eger aglayan gözümüzde uyku olsaydı,
Bu kavuşma uyku halinde görülen bir rüya demek mümkün olurdu.
Gördügümüz bir hayal mi?
Yoksa sevgilinin yanımıza gelecegi aklımıza bile gelmezdi.
Ey can ve gönül! Sevgili, misafirimiz oldu!
Neyimiz varsa, misafirimizin ayaklarına dökelim.
Ey Fuzûlî! Sevgilinin kasdı, canımızı almakmış.
Gel.. Güzel ugruna can vermeyi kendimize bir borç bilelim.
Etiketler: Leyla Ile Mecnun Hikayeleri