Bir insan gelmeyecek bir şeyi neden beklesin ki? Aptal mıdır? Şaşırmıştır belki de. Mesela sen, gelmeyecek bir otobüsü bekler misin? Yemeğin bittiğini bile bile tabağına iki lokma daha yemek bekler misin? İçinde su kalmamış bir şişeden bardağına su doldurmaya çalışır mısın? Yapmazsın değil mi? Peki neden gelmeyecek birini bekleyesin ki? “Belki gelir” mi diyorsun? Ne kadar da aciszin. Kıyamıyorum. Ne kadar da umut dolusun. Yazık. Hâlâ olmayacak hayalleri içine çekip ciğerini havalandırıyorsun. Gelmeyeceğini bildiğin birini neden beklersin? Çok mu seviyorsun? Belki de. Yoksa gelmeyeceği fikrine inanmak henüz ağır mı geliyor Kabullenemiyor musun? Belki de. Vazgeçemiyorsun. Çok mu güzel? Belki de. Sana hissetmediklerini mi hissettirdi? Belki de. Gözlerinde Atlas Okyanusu’nun derinliğini mi gördün? Dalarken nefes almayı da unuttun, nefesin yetmiyor değil mi? O derinlikte boğuldun değil mi? Kimse seni o sudan çıkarmak için üzerindeki kıyafetleri bile çıkarmadan korkusuzca koşarak derinlere atlamıyor değil mi? Ve sen. Artık, çırpınmıyorsun değil mi? Gözlerinden gitmiyor gözleri, yavaş yavaş ölüyorsun. Değil mi?
Bilmem. Belki de.
|
|
|