FULL VERSIYONA BAKIN: Link
Konu: IHLAMUR AĞAÇLARININ KOKUSU
Konu İçeriği: IHLAMUR AĞAÇLARININ KOKUSU Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezinirken yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa : - Buraların yabancısıyım... Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler... ? Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra : - Ben de buraya ilk defa geliyorum demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde. Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş. Çocuk: - Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş. Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten. - İyi ama, demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği nereden biliyorsun? - Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk. Üstelik, manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız. Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, teşekkür etmek için döndüğünde fark etmiş çocuğun kör olduğunu. Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini fark ettiğini... Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken: - Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş, görmeyi o kadar çok özledim ki. Sizinkiler sağlam öyle deðil mi? Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken: - Artık emin değilim, demiş. Emin olduğum tek şey, senin benden iyi gördüğündür. - Gösterdim... gördü anlamına gelmez - Söyledim... duydu anlamına gelmez - Duydu... doğru anladı anlamına gelmez - Anladı... hak verdi anlamına gelmez - Hak verdi... inandı anlamına gelmez - İnandı... uyguladı anlamına gelmez - Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez... Gökten elmalar düştü. Akıl gözü ile gönül gözünü birleştirip, farkında olanların başına..