EGER
O kadar da önemli değildir bırakıp
gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar
bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir,
büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi
eğer.
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir
ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
Daha çabuk unuturdu belki su
sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı
eğer.
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler
zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün
yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar
yüklenmeseydi eğer.
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece
sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı
eğer.
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır
yaralamasaydı eğer.
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş
gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse
sonunda eğer.
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların
zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp
kalmasaydı eğer.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile
anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar
güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden
başlamasaydı eğer.
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak
şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı
eğer.
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince
bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan
verilmeseydi eğer.
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık
kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta
olmasaydı eğer.
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi
belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap
tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın
bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci
dereceden failidir' denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı
eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız
gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın
eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa
tanıklık etmiş olmasalardı eger